Bu Evropa serüveni karakış bastırmadan bitsin istedim. Bir yılda iki kez yalnız bu yıl kutlanacak olan kurban bayramını memleketimde geçirmek istiyorum. Hele bu aralar beni gören çocukların Sinterklaas veya kerstman- Noel Baba demelerine içerliyorum doğrusu. Ben de onlar gibi yaşlıyım ama, yaş yere basmam. Noel Baba bedava hediye veriyormuş. Öyle bir şey benim kitabımda yazmaz. Benim parolam'parayı veren düdüğü çalar, vermeyen ya avcunu yalar ya da ıslık çalar.Hiç kimse Noel Baba'ya bu hediyeler nerden geliyor diye sormuyor. Madem öyle bu Noel Baba neden belli kişi ve gruplara hediye dağıtıyor. Şöyle bir Afrikaya uğrasa birer oyuncak dağıtsa çocuklara olmaz mı. Yok olmaz. Çünkü İsveç ve Norveçte geceden gündüze geçişin gününde insanların birbirine hediyeleşmesi ile başlamış. Adamlar işi ticarete dökmüşler. Alan memnun satan memnun.
Seçimlerin arkasından bu meydanda unutulup ortada kaldık. Her gün sarhoş ve berduşların tacizine uğramaktan sa memleketimize gitmeye karar verdik. Brüksel'in rutubetli havasından etkilenen eşeğim için adı sanı pek duyulmamış bir ilimize yolculuk yapacağım. Buranın havasından ben astım oldum. Eşeğimin madeni bölümleri küflenmeye başladı. Aradım, taradım ikimizinde sağlık sorunlarını ve Belçika'da geçen stresli günlerini unutturabilecek bir yer bulduk. BU ilimiz tuzu ile ün salmış bir ilimiz. Dünyayı beş asır boyunca besleyecek bir tuz mağarasına sahip. Yerin bilmem kaç endaze altında ve bin ikiyüz metre uzunluğun da Bolu tüneli gib bir tarafı açık diğer tarafı kapalı bir yer. İçerinin ısısı yaz - kış aynı. Eğer burayı turizme açacak olurlarsa Çankırı ahalisi üç gün bayram edecek. Keşfedilmemiş Anadolu topraklarının bir bölümü burası. Zonguldak karaelmas kömürü ile gelişti. Çankırı vilayetimiz ise kristal tuzu ile gelişecek. BU mağaraya yatırım yapacak , proje geliştirecek aklı başında, en az otuz- kırk yaşında insanlara ihtiyaç olduğunu Belçika'daki Çankrılılardan işittim. Vay benim toprağı kır, bahtı kör Çankırım. Engürü'ye de yakınsın ama seni benim sağ elimle sol kulağımı gösterdiğim gibi ta uzaklarda gösteriyorlar. Zaten buradaki insanların bir de yarenliği vardır ki, Çankırılıları tanıyanlar Ilgazın havası kadar temiz, Ildızım'ın suyu kadar tatlı, eline , beline diline sahip, geleneklerine bağlı böyle bir yer. Bir zamanlar ipekyolu buradan geçiyordu. Tenezzüh trenleri ile Engürü'den sabah gelenler Kenbağları'nda piknik yapıp akşam treni ile dönüyorlardı. Gelenler sarı patates'ten kızılcık eğşisine kadar bütün nebatatı sepet sepet çuval çuval Engürü'ye taşıyorlardı. İşte o zamanlar Engürü'de pek akıllı kararlar alınıyordu. İşin içerisine hormonlu, karbonlu, radyasyonlu gıdalar girince buralar unutuldu.
Ey Çankırı !!! Ey Çankırılı Yarenler !!! Bekleyin. Gidişim pek iyi olmadı. Evropa topluluğuna girmemize de gerek kalmadı. Bizimkiler kırbeş yıldır yorulmamışlar. Bana müsade diyorum ve benim biletimi Çankırı'ya alın. Oraya gidiyorum.
Bu ara uçak biletleri ucuz. Bir de yaş altmış beşi geçtiği için bileti indirimli aldım. Bizim Karakaçan için bir sorun çıkmadı.Onun biletini Hayvanları Koruma Vakfı aldı. Çankırı'da ise böyle bir vakıf tam Karatekin Bey'in zamanında vardı. Yani bizler Evropalı'dan önce insanları bir kenara bırakın mahlükatımız için de vakıflar kurmuştuk.
Brüksel Airport'tan uçağa bineceğiz. Üstüm başım, sarığım cübbem hepsi arandı. Kavuk çıktı kel göründü. İlgilenen olmayınca yol göründü. Astım ilacımı bile tehlikeli bularak yanıma vermek istemediler. Bu insanlar başkalarına bu kadar çok mu kötülük yaptılar ki uçağa binenden korkuyorlar ?
Belimize kemer bağlayacaktım. Benim göbek uçak normlarına uymadı. Elimle bağlı gibi tutarak uçağı havalandirdık.
Koca alamet bir keklik gibi süzülerek ta bulutlara arş'a kadar yükseldi. evler leblebi tanesi kadar ufak göründü. İçimdem duaları okuya okuya ta Esenboğa'ya geldim.Buraya da ne güzel bir yer yapmışlar. Uçağımız indi. Kaptanı alkışladık. Uçak dediğin nedir ki ? Benim huysuz eşeğe üç saat düşmeden binebilecek kaptan pilot varsa ben ona pilot derim. Pilot tekerine taş değmedem taaa oralardan geliverdi.
Önce toprağı öpmek istedim. Vazgeçtim. Bu adeti papalar yapıyordu. Ben ülkeme kavuştuğum için Yaradan'a şükrettim. Laiklik , maiklik konusu hassas bir bölgeye geldiğimi bildiğim için gizli dua ettim.
Bir yabancı futbolcu olsaydım ıstavroz çıkarmak laikliğe aykırı olmadığı için yapabilirdim. Neyse Türkiye Devleti ve Cumhurriyeti sağolsun.
Istavrozcular szin de yolunuz açık olsun.
Bu arada Karakaçan'ın gümrük işlemleri yapılıyordu. Karakaçan'ın gümrükten geçmesi için beyanda bulumalıydım. Kaç beygir gücünde olduğunu sordular. Ben de bir eşek gücünde olduğunu söyleyince gümrüksüz geçtik.
Engürü toprağına ayak basınca ben şöyle bir bağırmak istedim ama , bizim karakaçan daha atik davrandı. Anırmaya başladı.kısa bir süre sonra kavşağa geldik. Sola gidersek Çankırı , Sağa gidersek Engürü. Ben sol dedim, O sağ dedi. Çankır'nın tarihi ve doğal güzelliklerini, yoncanın bolluğunu anlatınca yola geldi. Öğle vakti çıktık yola, selam verdik sağa sola, Yaren Kapısı'nda verdik mola. Orada bizi devlet ve hökümet adına karşılayan olmadı. Haftasonuna rastladı. Bizim adres Tuz Mağarası'ydı. Çayırlardan geçerek, tuzlu sular içerek mağaraya vardık. Fakat:- girmek yassak dediler. Çünkü mağarada bir müzik resitali varmış. Bu nezih ortamda müzik dinlemek için yerler tamamen dolmuş. Hatta ikibin kişi içeri almışlar bir o kadarda dışarıda kalmış.
Gece geç saatlerde resital bitti. Ben de Karakaçan ile Karakaçan'ın ykın akrabası, yıllardır tuz mağarasında canlı gibi kalan merkebi gördü. Güzel gözleri doldu. Biz de bu büyük tuz mağarasının bir galerisine heykel gibi durarak, mağarayı tanıtmak için tarihi bir görevi üstlenmek için bize gösterilen yerde durduk. Şimdilik buradayız. Bizi ziyarete gelmek isterseniz.Dünyanın sekizinci harikası olabilecek özelliklere sahip tuz mağarasına bir uğrayın. Çankırı Müzesi ise enteresan bir yapıdır. İkinci katta. Kiracılar çıkarsa aşağı kata geçecek. Aşağı katta olmazsa Taşmektebe taşınacak. Taşmescit'te ise bir tarih gizli. Onu gezip öğrenin. Yaren evi, Çankırı Kalesi, Karatekin Hamamı, Çivitçioğlu Medresesi ve Kamil Urga Çankırı Araştırmaları Merkezi'de uğrayın. Aşçı Şahin'e selam söyleyin.
Nasrettin Hoca güveç istiyor deyin :)
Ben Çankırılı'ların Fahri hemşehrisi oldum. BUrada yerimi aldım. Engürüdekiler burayı keşfedebildiler mi bilmiyorum ama ben de Karakaçan da burada çok mutluyuz. Sizin Evropa yolunuz açık olsun.
Çankırı'nın bir Atasözü vardır. Benim zamanınmdan kalma.
' Kız anadan öğrenir sofra dizmeyi,
Oğlan babadan öğrenir yaren gezmeyi'
Bunun devamını ben tamamlayayım.
Halk, siyasetçiden öğrenir yan çizmeyi
Siyasetçi bilmeli, sorunları çözmeyi..
Sağlıcakla kalın.
vesselam..
Not: Engürü: Ankara