Güncel Sitemiz için tıklayınız.
Çankırı Araştırmaları Sitesi Ağustos 2013 3 ncü dönem sitesi
2002 yılından bu güne kesintisiz hizmet veren sitemizin binlerce yazı ve
görselin bulunduğu arşivleri
2000-2005 I. Arşiv
2006-2013 II. Arşiv
Çocukluğumun ramazanı ve oruç
Yanıt Yaz
Yazar
Recep C
Köşe Yazarı
Kayıt Tarihi: 25.12.2005
Şehir: Gent- Belgium
Status: Aktif Değil
Points: 248
Mesaj Seçenekleri
Teşekkür(0)
Alıntı
Cevapla
Konu: Çocukluğumun ramazanı ve oruç
Gönderim Zamanı: 03.08.2011 Saat 14:48
Evin tek oğlu olduğumdan ve babamı üç yaşında kaybettiğim için kalabalık ailelerde, özellikle dayımgillere gittiğimde yer sofrasında derin kaşık bulan çorbanın çoğunu güpletirdi. Ben de onlara ayak uydurur hatta öncülük ederdim. Üstüme dökülene bakmam, ne kadar çok devir-daim yaparsam o kadar karnımın doyacağını düşünürdüm. Soğuk kış günlerinin en güzel içeceği tahraha(tarhana) çorbası ile ıldızımın has buğdaydan yapılan bazlamacını yiyenler Gonyalı'nın lokantasında yemek yemiş gibi olurlardı. Çorbanın üstüne iki maşrapa da su çtin mi garanti geğirirsin. Tabi efendiliği elden bırakmamak gerekir. Elhamdülillah derdik. Demesek, geğirmemizi abes karşılarlardı. Biz çorbayla doyardık. Büyükler bulgur pilavına başlardı. Ramazanda kuru veya yaş soğan yenmezdi.Terevi(teravih) namazında ağzımız kokmasın derlerdi.
Zenginlerin pilavı tavuk suyuna olurdu. Fakirin pilavi ise Adamlar dibi yada Camüğün (cami önü) çeşmesinden doldurulan su ile.
Köyümüzde pek meyve ağacı olmadığından meyveye hasret büyüdük. Çerdüğü,ahlat, kuşbunnu ve evönünde yetişen asmaların üzümü dışında meyve Buğay ve kayçivililerden gelirdi. Çalı çırpı ile takas edilen sebze ve meyveler ile bu günlere kadar geldik. Köüyümüzde herkesin davarı sığırı olduğu için GDO suz gıdalarla beslendik. Bu günkü sağlığımızı köyümüzün havasına, suyuna borçluyum.
Köyde ramazan hazırlığı erkenden başlardı. Ramazanda ihtiyaç duyulan gıdalar bir kaç ay öncesinde hazırlanırdı. yapılan çökelek peynirlerinden iki küpecük ramazan ayına saklanırdı. İki güülek tereyağı ve gaklanmış bir çuval ahlat da bir kenara konurdu.Ahlat kaynatılır ve suyu temşüt (sahur) te içilir. Erük bestili, kızılcuk eğşisi, ilimonata( şekerlisuya limon tuzu) yapılırdı.
Köyde herkesin çalar saati olmadığı için temşüte kaldırma görevi köyümüzün unutulmaz simalarından Ayvado Dayı'nın göreviydi. tömbek(dümbek, dümbelek) denilen ve deriden yapılmış bakura gerdirilmiş bir vurmalı çalgı aleti diyebiliriz. Diğer elinde yine deridenyapılmış el byüklüğünde bir deriyi var gücüyle tömbeğin üzerine indirirdi. Onun dışında kimse bu alete dokunamazdı. Dokunulmazlığı vardı. Hayatımdas ilk dokunulmazlığı olan alet olarak bunu görmüştüm.
Gecenin tam yarısında, uykunun tatlı yerinde küçük yaşıma rağmen sahura kalkmayı severdim. Annemle birlikte taze oklava ekmeği, üzerine mis kokulu tereyağ ve bestil şerbetini içerdim. Bestil olmadığında ahlat şerbeti veya kızılcuk eğşisi yer soramızdan eksik olmazdı.
Ayvado dayı iki kez geçerdi. Birincisinde kadınlar uyanır, oklavalarını açarlar ikincisinde ise yarım saate kadar temşüt saati bitiyor. Haberiniz ola demekti.
Ayvado Dayı'nın tömbek sesine köpeklerin havlamaları karışırdı. En küçük finolardan en büyük köpeklere kadar hepsi gecenin sessizliğini birkaç dakikalığına da olsa bozarlardı. Köpekler Ayvado Dayı'nın iyi niyetle gürültü yaptığını bildiği için ısırmazlardı.
İlkokula gittiğim yıllarda öğle tatilinde eve gelir, tekne orucunun vecibelerini yerine getirirdim. Bir kap yğğurt ile çeyrek bazlamaç ve üzerine bir maşrapa suyu içer tekne orucuna yeniden başlardım. Arkadaşlar birbirimizin diline bakarak oruç tutmayanları tesbit ederdik.
Akşam saatlerine kadar yine aç bırakırdık kendimizi. Ezanın okunmasını beklerdik. Hoca da sabırsızlanırdı. Hoparlör sistemi olmadığından biraz erken çıkardı. Gün boyu oruç tuttuğundan sesinin iyi çıkması için bir kaç kez öksürür, boğazının gıcığının gitmesini temizlerken biz de ossaat iftar vaktinin geldiğini anlardık. Hoca elini kulağına koyarken, biz de yüz metreyi dokuz saniyede koşan atletler gibi koşmaya başlardık.
Bu anılar1955-65 yıllarına aittir. Yaklaşık 50 yıl öncesi . Belki bir elli yıl sonra yazılanlar daha da farklı olacak.
Hayırlı Ramazanlar
MUSTAFA ERGAN
Okur
Kayıt Tarihi: 27.09.2007
Şehir: ETİMESGUT-ANKAR
Status: Aktif Değil
Points: 33
Mesaj Seçenekleri
Teşekkür(0)
Alıntı
Cevapla
Gönderim Zamanı: 03.08.2011 Saat 18:37
Metin YILMAZ
Köşe Yazarı
Kayıt Tarihi: 13.09.2009
Şehir: Ankara
Status: Aktif Değil
Points: 1325
Mesaj Seçenekleri
Teşekkür(0)
Alıntı
Cevapla
Gönderim Zamanı: 18.09.2011 Saat 02:57
Recep C
Köşe Yazarı
Kayıt Tarihi: 25.12.2005
Şehir: Gent- Belgium
Status: Aktif Değil
Points: 248
Mesaj Seçenekleri
Teşekkür(0)
Alıntı
Cevapla
Gönderim Zamanı: 03.10.2011 Saat 17:14
Şeref IŞIK
Yazar
Kayıt Tarihi: 29.06.2009
Şehir: Ankara
Status: Aktif Değil
Points: 181
Mesaj Seçenekleri
Teşekkür(0)
Alıntı
Cevapla
Gönderim Zamanı: 05.10.2011 Saat 08:52
Yanıt Yaz
Tweet
Forum Atla
Forum İzinleri
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma
Güncel Sitemiz için tıklayınız.
Çankırı Araştırmaları Sitesi Ağustos 2013 3 ncü dönem sitesi
2002 yılından bu güne kesintisiz hizmet veren sitemizin binlerce yazı ve görselin bulunduğu arşivleri
2000-2005 I. Arşiv 2006-2013 II. Arşiv