Osmanlıda “Lotarya” 18. yüzyıl sonlarında, öncelikle Levantenler ve
gayrimüslimler arasında görülmüş. Abdülaziz döneminde iane (yardım)
amaçlı başlayan piyango, Cumhuriyetin ilk yıllarında da Tayyare
Piyangosu olarak devam etmiş, günümüzde ise her şeyimizde olduğu gibi
“Millileşmiştir!”
Özellikle yılbaşlarında mily
oner olma, köşeyi
dönme heveslilerinin “şanslı” bayiler önünde kuyruğa girmeleri olağan
bir vaka haline gelmiştir.
Geçmiş yıllarda başlarına piyangonun kuşu konanların sonlarının ise ‘Eğri Ahmet’in beygiri gibi’ olduğu istatistiklerle sabittir.
Piyangonun
ünlü bayileri ise göz önünde oldukları için hep İstanbul’dan çıkmıştır.
Milli Piyango'nun tarihçesinde, piyangonun ünlü satıcıları olarak;
Nimet Abla, Tek Kollu Cemal, Uzun Ömer, Cüce Simon sayılmaktadır.
İstanbul’u
atlayıp, Çankırı’ya kısaca sadede gelirsek, tüm bu girizgâhı
Çankırı’nın en meşhur Milli Piyango Bayisi Hüseyin Amca’yı hatırlatmak
için yaptım.
Aile lakabı İmaretoğulları olan Hüseyin Amcanın
mekânı Uslu Eczanesinin önündeki bir sandalyeydi. Ufak tefekti, başına
biraz büyük gelen kasketi hafifçe bir yana kaymış, ayak ayak üstüne
atarak oturduğu yerden, takma dişlerini takırdata takırdata, elindeki
biletleri başparmağı ile oynatarak seslenirdi; “Onmadıklar… Onmadık
Müşteriler” diye.
Büyük Camiden, Anıt'a aşağıya giderken, sağ
köşede, İnandıklar’ın Hasan’ın bakkaliyesi, onun altında Ülker Bayi
Mehmet ve Nazmi Evci kardeşlerin Evciler Ticarethanesi, daha sonra
Kiremitçi'nin kahvesi, kahvenin hemen önünde Hüseyin Amca’nın kardeşi
olan, Boyacı Kahraman otururdu.
Karşıda Pastırmacı Coruk, Çorumlu
Leblebici, Tuzcular arastasını geçince, yine sağda, önce Şakir
Yonkul’un işlettiği Yeni Zevk Lokantası, daha sonra Leylekli Banka (Yapı
Kredi) olan mekan bulunurdu.
Pirinç pazarının girişinde üste Kuru
Kahveci Karpuzcular, karşı köşede, revanisi ile meşhur, Ahmet ve İsmail
Büyükçakır kardeşlerle, Kazım Bey ortak çalıştırdığı, "Çakır’ın
Pastanesi” pastaneden sonra İstasyon caddesi ile İmaret'ten, Muhlis
Tepesine giden Kuyumcular ve devamı Manifaturacılar sokaklarının
kesiştiği köşede, sağda Erişen’in Saatçi dükkanı, karşısında Akbank, sol
alt köşede, Önce Dodurlar’ın, daha sonraki yıllarda Sırmacı’nın
Tuhafiye dükkanı, tam karşısında Uslu Eczanesi. Ve işte “Onmadık
Müşterilerine” seslenen Piyangocu Hüseyin Amca'nın devamlı mekanı.
Hüseyin
Amcanın müdavimleri vardı, onlar için düz seri, çapraz seri biletler
hazırlardı. Akşamları ise sabah lokanta, akşam meyhane olan, “Çankırı
Meyhanelerini” dolanırdı.
Bu meyhanelerin (benimde
hatırlayamadığım) en eskisi 1950 li yıllarda, Buğday Pazarı, Aşağı
Eşikli Aralıktan sonra, Zeki Müren’nin askerliği süresince oturduğu
Çankırı’nın ilk apartmanı olan Deniz Apartmanının altında “Bacak
Osman’ın” Meyhanesiymiş.
1960 ve 1970'li yıllarda en bilinenleri
ise, yukarıda yerini tarif ettiğim Yeni Zevk, Pirinç Pazarındaki Uğrak,
Belediyenin arkasında, Nergiz Mehmet’in ‘Koltuk Meyhanesi.” Bugünkü
Valiliğin tam karşısında Cızcız İhsan’ın işlettiği, müdavimlerinin
“Kelemlik” diye tabir ettiği Park Lokantası.
Son olarak da çay boyundaki Şehir Lokantası ve Şehir Kulübündeki “Onmadık Müşterilerinin “ ayağına götürürdü, talih kuşunu.
Başına
talih kuşu ‘edince’ piyango bileti almaya koşanların, ağızlarına
‘edenleri’ baş tacı ettikleri günümüzde, ne Piyangocu Hüseyin Amca
kaldı, ne de “Onmadık Müşterileri”
"O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler çekip gittiler”
Ve geri dönmeyecekler.
Merak edene:
Onmadık: 1. Talihi yaver gitmeyen, başı beladan kurtulmayan. 2. Bereketsiz.
Düzenleyen ahmetgulsen - 28.12.2012 Saat 19:47