Alttaki satırlar, 1997 yılında Kayseri’de basılmış bir kitaba yazılmış önsözden aktarılmıştır. 1997 veya 1998 yılı idi. Kadîm dostlarımdan gazeteci, yazar Ahmet Kaplan, bir kitap getirdi. ‘Postmodernizmin İslâmcılar üzerindeki Etkisi’ ismini taşıyordu, yazarının adı da Dursun Çiçek.(1) Ahmet Kaplan, ‘kitap orijinal bir tez ortaya koyuyor, ama Önsöz müthiş!’ diye söze başladı. Alıp hemen okumaya başladım. “Önsöz Gibi Bir şey” diye başlıyan takdim yazısı Ali Biraderoğlu üstada aitti. Yazar Dursun Çiçek, yaptığı bu araştırma konusunda kendisini yönlendiren kişinin Ali Biraderoğlu olduğunu belirtmektedir. Tanışıklığımız bulunan Ali Biraderoğlu hakkında daha sonra malumat vermeye çalışacağım. Önce 1997’de yayınlanmış bu yazıdan iktibas ettiğim alttaki satırları lütfen dikkatlice okuyalım:
“…İslam dünyasında 250-350 yıldır herkes takıyye yapıyor. Takıyyeye önce batıcılar başladı, yakın zamanda da ötekiler benimsedi. Yeter bu riya… Bitsin bu sahtekarlık!. Bütün yenilikçiler Şeriat-ı Garra-yı Muhammediyye adına çıkmadı mı? Ey sürünün siparişlerine, taleplerine; ey nimetleri ellerinde tutanların talimatlarına göre yeni bir din üretmeye kalkan “dinciler”! İnsan hayatının “titrek bir an kadar” sürdüğü şu üç günlük dünya işlediğiniz mel`anetlere değiyor mu?
Ey bu insanların peşinde giden iyi niyetliler! İşlerin bu kadar iyi gitmesi, iki gün önceki İslam düşmanlarının bu grupları (çünkü biz bunları İslami manada cemaat olarak değil, sosyolojik manada gurup olarak görüyoruz) kabul hatta teşvik etmeleri seni şüpheye düşürmüyor mu? Eğer bunların arasında grup ihtiyacını tatmin etmek için duruyorsan, ödül dağıtıcılarının ilgisi seni rahatlatıyorsa, okyanus ötesinden bu grupların lehinde esen rüzgarlar sana da geliyorsa; sen de imanından şüphe et! Hiç Amerika’nın yeşil kuşak projesinden haberin var mı? Amerika’nın kendi kontrolündeki dinî (İslamı değil) hareketleri desteklediği konusunda bir fikir sahibi misin? Acaba bazı grupların işlerinin dünyanın dört bucağında iyi gitmesinin sebebi bu mu? Yoksa Amerika bu gruplara “yürü ya kulum” mu dedi? Ey dinciler! (Her şeye rağmen sorumlulukları saklı kalmak şartıyla Müslümanları mahfuz tutuyoruz.) hiçbirinizin emeği Amerika’nın yanında zayi olmasın! Tuttuğunuz dolar olsun! Doların üstündeki god sizi korusun ! (2)
Ey insanları kendi kendilerine ihanet ettiren Batı, ey insanları imanından, şahsiyetinden kendi kendinden eden ödül dağıtıcılar! Ortaya çıkardığınız uşaklarınızdan memnun musunuz? Yoksa anladığımız kadarıyla yarattığınız hilkat garibesine sizde mi tam olarak güvenemiyorsunuz? Kendi imanına ihanet eden insanlar sizlere ne kadar hizmet edebilir ki? Kendi imanına ihanet eden bir insan kime ve neye hizmet etmez ki?
Ciddi kitapların çok az bastığı , yazar-çizer takımının okuduğundan fazla yazdığı; beyin ve düşünme kabiliyetinin kabız olduğu, kalemin ve dilin ishal olduğu dünyamızda, son asırların belki de tek mütefekkiri, Allah ve Resulü’nün kara sevdalısı , fikir namusunun timsali, fikir efesi (mahkeme koridorlarında, mahkeme salonlarında nasıl da devleşiyordu!) 18 aylık mahkumiyet cezası ile Allahın huzuruna varan rahmetli üstadım Necip Fazıl Kısakürek
in ifadesi ile “ruhu akrep tarafından nokta nokta sokularak, mevsimden mevsime fikir çilesi içinde giren ” fikir soylularının hala var olduğunu umuyoruz…..”….
Hâl-i pür melâlimizi idrak bâbında aktardığımız bu satırlarla hiç bir gurup, cemaat ve siyasi partiyi hedef alıyor değiliz. Bütün ideoloji, dâvâ ve inanç guruplarını ilgilendiren; ülkemizde yaşayan herkesi etkileme istidadındaki bir meseleden bahsediyoruz.Güncel siyasetle hiç ilgilenmeyen Ali Biraderoğlu’nun 17 yıl önce yaptığı tespitler, günümüz Türkiye’sinde büyük ölçüde haklılık kazanmış ve isabet kaydetmiş durumda değil midir?..
(1)Dursun Çiçek, Postmodernizmin İslâmcılar üzerindeki Etkisi, rey yayıncılık, Kayseri 1997.
(2)Bilindiği üzere, ABD dolarının üzerinde In God We Trust(Tanrıya inanıyoruz) ifadesi bulunmaktadır.