ELDİVANLI ile AYAŞLI’NIN HİKAYESİ.


“Pamukladı mıydı kavaklar, Dümelli Kirazı gelir ardından”

Her yıl haziranın ortalarına doğru buluşurlar, Eldivanlı için yapılan şenliklerde yanyana gelirlerdi, bugüne kadar hiç konuşmamışlar, uzaktan hayranlıkla birbirlerini süzmüşlerdi.

Konuşmamalarının asıl nedeni ise, aileleri arasında geçmiş yıllara dayanan bir düşmanlıktı.

Aileler arasındaki düşmanlık, Eldivanlı’nın, uzaktan aynı, yakınlaştıkça ve tattıkça farkı anlaşılan vişne kuzeni ile Ayaşlı’nın kendi gibi beyaz ve tatlı olmayan, ekşi kuzeni arasında çıkan kavga ile başladığı söylenirdi.

Ayrı dünyaları vardı ama çok belletmemeye çalışsalarda aslında birbirlerinden hoşlanıyorlardı.

Ayaşlı tüm cesaretini toplayarak, dile geldi.

—Merhaba, sizinle tanışmak isterim, kimsiniz, kimlerdensiniz? dedi.

İnce boyunlu, pembe, beyaz tenli, al yanaklı Eldivanlı biraz mahcup, biraz ürkek sesle;

—‘Kiraz’ derler bana, Eldivanlıyım, Çankırı, Eldivan, diye cevap verdi.

İç ses; [“En tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir. Aynı tat isteği iştahı köreltir. Onun için ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin. Hedefe hızlı giden yavaş kadar geç varır.”]

—Evet, evet, şimdi hatırladım, sizin için her yaz başında şenlikler düzenleniyor, insanlar bir araya geliyor bayram yapıyor. Bir ikisine bende katıldım ama nedense beni hep soğuk karşıladılar, meğersimediler.

(İç ses;) [“Ah Kiraz ! Neden Kirazsın sen ? İnkar et Eldivanlı olduğunu, adını yadsı. Eğer yapamazsan yemin et sevdiğine. Ben vazgeçeyim Ayaşlı olmaktan.”]

Eldivanlı, içinden, “nedenini hala anlayamamış zavallı” diye geçirdi.

—Peki siz nerelisiniz, nereden gelip nereye gidersiniz, diye sordu Eldivanlı.

—Ayaşlıyım, Ankara Ayaş, sizin kadar ince narin olamasamda, benimde tatlı olduğum söylenir. ‘Dut’ derler bana.

Eldivanlı belli etmemeye çalışarak gülümsedi, mırıldanarak.
—Tatlı ve tombul, dedi.

Ayaşlı bunu duydu, sinirlendi.

—Ne yani ‘tatlı ve tombul” olmam benim suçum mu?

—Hayır, senin suçun değil ama, her sene beni takip etmeseydin, peşimden gelmeseydin tüm insanların boynunu ve bedenini sapıma çevirecektim….Tıpkı senin gibi tombulları incecik yapacaktım. Hem bizim Yukarı Yanlar da senden alası var.

Tombul kelimesinin üstüne basarak ve de gülümseyerek söyledi.

Ayaşlı hazır cevaptı, intikam almak ve Eldivanlıyı kızdırmak için;

— Sizin için, “ dosta gider birazı diyorlar” doğru mudur? Birde, sizin için aslen “Ankara, Çankırı”lı diyorlar.

“Ankara, Çankırı” lafını duyunca pembe yanaklar kızardı al, al oldu, ince boynu biraz daha uzadı.

—Bak Ayaşlı, burada seni toplarlar, kaynatırlar, pekmez yaparlar, daha sonrada o pekmezini akıtırlar.

(İç ses;) [“Ne doğar nefretten ama çoktur sevgiden doğan.”]

Ortam gerginleşmişti, “Göl Bahçe” nin pamuklanmış kavakları yapraklarını tepeden dökmeye başlamıştı, o sene kış çok olacaktı.

#Çankırı #Eldivan #Kiraz


Çankırı Araştırmaları Sitesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Yorum bırakın

WordPress.com Tarafından Desteklenen Web Sitesi.

Yukarı ↑

Çankırı Araştırmaları Sitesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin