Serpil ÖZKAN’ın seri röportajlarından alıntı.


Çocukluğumdan beri fiziğine ve enerjisine hayran olduğum Zeliha Teyzemle röportaj yapmak fikri beni çok heyecanlandırdı. Kendilerinin uygun olduğu bir günde sohbet yaptık. En son Niyazi ağabeyin cenazesi sırasında görüşmüştük kendisiyle. Kızı Nermin abla bize yardımcı oldu. Samimi soframız çay sohbetimiz eskiler yeniler derken sizlere bu sohbeti aktarmak için bize yardımcı olan Nermin Ablama, Zeliha Teyzeme sağlıklı günler diliyor, teşekkür ediyorum. Serpil Özkan
ÇANKIRI TARİHİNE TANIK
ZELİHA ŞAHİN (1)
Anne adı Feride Maden
Baba adı İbrahim Maden
Doğum tarihi 1927
Kardeşleri İsmail Maden, Adil Maden, Hasan Maden.
Yapraklı da doğmuşum. Annem Çankırı’dan Yapraklıya gelin gitmiş. Babam tahsildardı, sonra dokumacı oldu. 5- 6 yaşında Çankırı’ya Çan saatin oradaki evimize geldik. Babam dokumacılık yapmaya başladı, kilim dokurdu.
Okula hiç gitmedim. 40 günlük kursa yazıldım ona da doğru dürüst gidemedim, bebeğim vardı. Zamanla harfleri rakamları öğrendim başımı kurtaracak kadar. Eski yazıyı da 5-6 sene önce öğrendim. Hoca evimize geldi bir buçuk ayda Kur’an’a geçtim şimdilerde gözüm çok az görüyor az okuyabiliyorum.
Çan saatinin oradaki arkadaşlarımdan kimse kalmadı. Gümüşoğulların Melahatle çok samimiydim. Kuyumcuların Naciye, Kara Ahmetlerin Munise iyiydik. Arkadaşlarım ilkokulu bitirdi. Anne ve babamla ilişkilerim iyiydi. Babam otoriterdi, orta halli bir durumumuz vardı, ağabeylerimi Çankırı’nın bütün adetlerini uygulayarak evlendirdi, ayrı çıkarttı. İki ağabeyim de marangoz ustası, Hasan ağabeyim berberdi.
Sokakta babamdan oğrun (gizlice) oynardım. Çıkmaz sokakta Kabadayı çeşmesinin orada oturuyorduk. Bir gün kapıda ip hoplarken dünür gelmiş, bana evi sordular tarif ettim, annemi biliyorlarmış. Annem çağırdı gel bir kahve yap kızım diye eletti, onlara kahve yaptım, ayakkabılarını çevirdim, yine ip hoplamaya gittim.
Kayınvalidem ben bu kızı almazsam ölürüm yandım bu kıza demiş. Akşamına tekrar geldiler, babam kızım çok küçük diye tersledi.
İki gün sonra dükkâna gelmişler. Bakraçların oğlu Fahrettin için istemeye Rıfat ve Erol Dinlerin babaları eşimin dayısı Hasan Dinler ile gelmişler. Erol Dinler 1,5 yaşındaydı, sağdıcım oldu. Nikâh için 2 yaş yaşım büyütüldü. Belediyeye gittik. Büyükannem ipek çarı örttü başıma bir gözüm görünüyor. Babam dışarıda bir bakıyor ki saçım görünüyor, atkıyı örttüler. Eşim demiş ki bugün görebilir miyim ki dedim ama yine göremedim tek göz demiş.
Annemgil kınamı, şenliğimi yaptı. Onlar gelin önü, baş donanması yaptılar. Benim cuma günü şenliğim karşı komşumuz Ahçaoğulların evinde oldu, kınamda orda oldu.
Perşembe hamamım oldu Ebcetin hamamında, Topal Ayşe çaldı, çok eğlenildi. Kayınvalidemgil de Saraçların yapılacak yer vardı Kuran denilirdi. Gelin önüm orada oldu, çağırıldı, çığırıldı oynandı, yenge ekmeği verildi.
Oğlan tarafı da baş donanma, hamam yaptılar güvey gezdirmesi oldu. Hasan dayım karşılamış masrafları. Akşam yemek verildi. Benim gelinliğimi Fenelinin Emine Anne dikti (Hafize Sidar ablamın görümcesi). Başıma taç, kenarına da tel, duvak.
1942’nin temmuzun 17’si düğün oluyor. Taksi ile gelin gittim. Yeşil Türbe’nin taksisiydi. Küçük Osman götürdü, hanımı kayınvalidemin sütkardeşiydi. Bana oruç tutturdular, cennetlik olursun diye. Uzun gün sıcak koca taç başımda o kadar saat insanların içinde otur gelin önünde. Yanımda Adeviye ablam(Başbuğ) vardı. Tacımı azıcık kaldırayım kötü oluyorum diyorum inanmıyorlar, taç duvakla takıldı alınmaz diyorlar. Bir başımı ablamın kucağına koyduğumu hatırlıyorum. İçim geçti sesleri duyuyorum ama cevap veremiyorum. Görümcem koştu “Anne gelinin hastalıklı bayıldı” Kayınvalidem ellerini dizlerine çırparak “Emeklerim, bir tanecik oğlum güldüremedim yüzünü” diye çırpınmaya başladı. Adeviye Ablam diyor hava sıcak oruç ondan oldu diye sonra su döktüler, elimi yüzümü yıkadım. Kalktım. Ezan okundu orucu açacağım ama o söylenenlere öyle üzüldüm ki yiyecek halim bile yok, oğluna da yetiştirmişler.
Koltuk derlerdi eskiden gelini kapının dışına çıkarıyorlardı güveyin koluna veriyorlardı. Ev iki katlı merdivenlerden aşağı indirdiler, koluna verdiler. İlk konuşmamız tanışmamız bu bayılma ile ilgili oldu.
Sen niye bayıldın? Hastalığın mı var.
Yok, sıcak, açlıktan bayıldım. Şimdiye kadar hiç bayılmadım.
Eşim gelin gittiğimde Motorhanede çalışıyordu. Birkaç ay sonra para az diye Karabüke gitti, oradan lojman vermişler buraya telefon etti. Anneme Muniseyle (görümcem) Zeliha’yı buraya gönderin diye kayınpederim razı olmadı. Eşim geri geldi ama hasta olarak geldi, bakımsızlıktan zatürre olmuş, ciğerlerinden su almışlar. Tamirci dükkânı açtı, araba aldı araba sattı. Renault taksiyi Çankırı’ya ilk eşim getirdi. Sonra Doktor Kemal Barlas takip etti. Şoförlüğe el attı. Kamyon aldı, araba aldı işi ilerletti. Eşikli Aralıktaki evde büyüklerle beraber oturduk. 3 sene gelin olana kadar görümcemde vardı. Onun gelin olduğu sene kızım Nermin’e hamileydim. Şimdiki Lokman Havanın dükkânının karşısındaki 3 katlı betonarme ev bizimdi. Çocuklarım orada büyüdü. Nermin, Beyhan oradan gelin oldu. Sonradan Uzun Yolda Cimcimamların oraya taşındık. Rahmetli ağabeyim Kırkevlerin yapımında bulunuyordu, buraları gezmeye geldik. Kız buradan sana ev alalım dedi. Deliler tepeye deyince benimi buldun ben daha buralara gelmem dedim, büyük söylemişim.
Bir gün icracı Mustafa Ağabey Anıtın yukarı çıkarken seni Affe çağırıyor baldız dedi. Ben de yine eğleniyorsun dedim. Hükümetin oraya gittim, odasında yok. Yamaçtan Affenin sesi geldi o sırada Mustafa abi de geldi. Ellerinde bir kâğıt yaz bakalım dedi Emlak Kredi Bankası ev satıyor, Kırkevlerin orada, biri satılmış üçü kalmış. Affe çok isteyen var sıra gelmez dedi. Mustafa abi de sen koy belli olmaz Allah büyük dedi. Affe 55 dedi Mustafa abi 60 lira yaz dedi yazdım, zarfa koydum, bankaya gittim. Banka müdürü de Mehmet Sidarların evinde duruyor.
“Hayrola “dedi, böyle böyle dedim. Hayırlı olsun dedi.
Akşam Fahrettine söyledim. Ben böyle bir şey yaptım. Kırkevler’deki banka evlerine müracaat ettim, dedim. Oo ben orayı bir aydır okuyorum gazetelerden bize sıra gelmez dedi. 17 lira para verdim, yütürdüm derim dedim. Aradan 15 gün geçti. Kapı çalındı teyze şuraya imza at dediler. Birine okuttum sana bankadan ev çıkmış dediler. Burayı da ağabeyimgil yaptı. Mehmet Sidargil. Bir sene sonra 1975’te taşındık.
Bizim geldiğimizde Ekmekçi Şükrüler, Dudugil, Patat Ahmetgil, Tevfik Abi, Perihan Yapar gil, Naime gil, Gümüş Memetler hep tanıdık aileler vardı. Beni de görünce nasıl sevindiler. O komşularımdan Duduyla Perihan kaldı sadece.
Ekmekçi Şükrü Abi bana dedi ki “Sen o evi sattım da buralara geldim “diye üzülme senin kesen öyle dolacak ki hiç boş kalmayacak dedi. 48 sene oldu buraya taşınalı. Öyle güzel komşuluğumuz oldu ki.
Ekmekçi Şükrülerin Abdullaha Naciyeyi gelin getirdik. Birkaç yıl sonra Abdullah askere gidecek.
Kayınvalidesigile Allahaısmarladığa gidilecek. Şükrü Abi beraber gideceğiz dedi. Namaz Helva Bayramı bana gelen giden çok olur gitmeyelim dedim, olmaz dedi. Beni hiç araba tutmaz tutuyor diyene de gülerdim.
Sen o gece araba tut, başımı kaldıramıyorum. Pakize Annenin kucağında gittim. Ağzımdan iki takma diş düşmüş haberim yok o derece. Oraya vardık, yemek yenecek o zaman farkına vardım. Fahrettin benim dişlerim yok dedim, hemen Abdullah duymuş yavrum arabanın farlarını yakarak koca Ilgazı aradı. “Lan oğlum sen deli misin? Kaç araba geçmiştir bulunur mu? “dedim. Ahdım olsun Zeliha Teyze askerden geleyim altın diş yaptıracağım sana dedi. Yeter ki geleyim dedi. İnşallah yavrum dedim. Manisa’ya gidecek kışın bizim kamyona çadır gerdik soba kurduk, onu götürdük Manisa’ya güle oynaya. 3 ay sonra o geldi, gitti. Çat kış bayram Şükrü Abi geldi
“Senin baklavan bir bambaşka oluyor baklava yaz oğlana askere götürelim “dedi. Yine çadırı gerdik, sobayı kurduk götürdük.
Ah yavrumun birkaç ay sonra ölüm haberi geldi. Ondan sonra Naciye beni teyzem diye hiç bırakmadı.
Bizim zamanımızda çok güzel eğlenilirdi. Çok güzel günler geçirdik, kamyona doluşur sazlı, sözlü pikniğe giderdik, ekseri Eldivana giderdik. Karaşahanların Nefise, Hafız Asımların Nezihe, kardeşi Hatice, Beşin karısı, Orhan’ın karısı, Hikmet erkekli kadınlı giderdik. Herkes bir şey yapardı, köfteler, börekler, sarmalar, çörekler… Şimdi gençler eğlenceyi televizyon bilgisayar zannediyorlar.
Benim ördüğüm danteller kazaklar yurt dışına bile gitti, evde yaptığım bu el işleri benim sosyal hayatımı hiç etkilemedi. Düğüne de gittim, cenazeye de gittim, siyasetle de uğraştım. Süleyman Demirel’le Adalet Partisi kadın kollarında çalıştım. Doğru Yolda çalıştım. Görümcem, Beşin Fadime Abla, karşı mahallede Hatice, Kadir Kıymazın annesi, Tamirci Hikmet’in annesi 15 kişiydik. Şimdiki İş Bankasının olduğu yerdeydi, altında Çağdaşın bürosu, üstünde parti binası vardı. Bayramda tatlıya elime sokardım hadi deyince bırakır giderdim. Ankara’ya,başka şehirlerede giderdik, bir sürü yer gezdik.
Eşimle de kafamız uyuyordu. Düğünler, eğlenceler, taziyeler hiçbir şeyimizi ihmal etmedik. Eşimin hastalığı ömür boyu onu takip etti. En ufak üşütmede nüksediyordu. 65 yaşında vefat etti.
Eşimle geçen 38 yıllık beraberliğimizden 4 evladımız oldu. Nermin Şahin, Beyhan Türkyılmaz, Faruk Şahin ve Necmi Şahin. Evlatlarımın mutlu evliliklerinden 8 torun sahibi olduk. Torunlarımdan da 9 evladımızı ve 1 torunumun torununu görmek nasip oldu. 1980 yılında eşim Fahrettin Şahin, 2012 yılında damadım Hasan Türkyılmaz ve 2018 yılında damadım Niyazi Şahin vefat ettiler. Mekânları cennet olsun. Nurlarda yatsınlar. Bize yaşattıkları güzel günler için Allah’a şükrediyor ve anıyoruz. Çocuklarım, torunlarım, akraba, eş ve dostlarımdan Allah razı olsun. Şu zor pandemi günlerinde bile beni yalnız bırakmadılar. Aradılar, sordular. Maskelerini takarak beni ziyaret ettiler. Allah hepimizin yardımcısı olsun. Cümlemize huzurlu sağlıklı güzel günler ihsan eylesin. Sevgi ve selamlarla.
SAYGILARIMLA SERPİL ÖZKAN 🙋🥰
6/11/2021
Not: Çankırı’nın derin hafızası ve son koca çınarlarından Zeliha Şahin 29 Eylül 2022 tarihinde vefat etmiştir. Mekanı cennet olsun.
Çankırı Araştırmaları Sitesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.



Yorum bırakın