ÇANKIRI TARİHİNE 100 CANLI TANIK: MELAHAT ARSLAN


Çocukluğumdan tanıdığım Melahat Teyzemle sohbet etmek için yeğeninin eşi Esra Gökmenle randevulaştık. Eskiler, yeniler derken bu sıcak samimi sohbeti sizlere aktarmama vesile olan Esra Gökmen kardeşime ve Melahat Teyzeme çok teşekkür ediyor, sağlıklı günler diliyorum.
Serpil ÖZKAN

MELAHAT ARSLAN
Anne adı: Emine Özmen
Lakabı: İbicioğlu
Baba adı: Mustafa Gökmen
Lakabı: Yenizenginler
Doğum yılı: 1943
Doğum yeri: Çankırı
Kardeşleri: Haşim, İsmet, Hamdi

Şimdiki Patronların tüpçü dükkânı olan evde doğdum. Oradan belediyeye kadar olan yer bizimdi. Evimizle Belediye binasının önü meydandı. Belediyenin olduğu yerde itfaiye vardı. Evimiz iki katlı asma balkonluydu.Dedemiz çok zenginmiş lakabımız oradan geliyor.

Amcamın kızı Perihan (Sezgin), ben, Hamit Tanrıöver Ziraat Bankası’nın önünde oynardık. Piknik yapmaya Hükümetin bahçesine giderdik, erguvanlar vardı onun altında piknik yapardık.

İlkokulu Cumhuriyet İlkokulu’nda okudum. Sallanıyor diye yıktılar. 5. sınıfı Sarı Baba da okudum. Sadık Yılmaz öğretmenimdi. Mediha (Yenikeçeci) ile çok samimiydim, evden yemek götürür okulda yerdik. Bazen öğretmen şakalanır aranıza gireceğim der otururdu. Türkan, Yıldırım, Ahmet, Mehmet arkadaşlarım vardı.

İlkokulu bitirdikten sonra bir sene Halit Emekli’nin dükkânın üstünde orada bir bayan hoca kurs veriyordu, nakış öğrendim. Annemle beni ve Karpuzcuların Beyhan’ı Akşam Sanata yazdırmaya gittik. Naşide Akkır Abla, Atifet abla çalışıyordu. Naşide Abla dedi ki “bunlar çok genç Enstitüye yazdır” dedi. Beyhan’ı beni de yazdırdılar. 5 yıl okuduk. Dikiş, nakış, çiçek, moda, örgü, çamaşır, ders, yemek hepsi vardı.

Hiç unutmam ağabeyimin baş donanması var komşumuz Fadime Analar, Melahat Ablalar, Fethiye (Karpuzcu)Ablalar, Mediha Ablalar (Uncuoğulları) masalar düzüldü, yemekler yenecek, takım yemekleri hazırlanıyor. Bizde Perihan’la çiçek almaya gidiyoruz. Adil Bey Amcaların oraya Çare Babanın orada Hatırsefa sokakta caminin karşısı çok güzel çiçekler vardı kopardılar verdiler.

Köprüyü geçtik “sel geliyor” dediler herkeste bir koşturmaca eve gittik haber verdik. Bir de haber geliyor evleri sel götürüyor. Fethiye Ablam, Nuriye (Üçkarış) Ablam koştular. Nuriye Ablamın evinin altını su bastı. Bizim yukarı bahçedeki köşke hiç sel gelmezdi. Köşkün oraya kadar kademe kademeydi, 2. Kademe de köşk vardı, sel yarısına kadar gelmiş. Çaya yakın Paşa’nın evi vardı. Zincircioğlu köşkünün orada Kız Enstitüsü vardı, oranın altında villa gibi güzel bir ev vardı onu da götürdü. Ceviz gibi dolu yağmış yukarılara ilk defa oldu böyle bir sel. Çankırı günlük güneşlikti.

Üst katta Nuriye Ablagil vardı. Hemşire Vicdangil vardı orta katta çay kenarındaki evlerde çok hasar oldu ölenler oldu.

Belediyenin oradaki evimizden sonra Karataş Hamamına inerken sol taraftaki eve taşındık. Ben orada kötü düştüm. Annem çırpındı, üç oğlanın içinde bir tane diye. Sonra ağabeyim de düştü yatır mı vardı bilmiyorum, itiveriyorlardı arkadan.
Uzun yola taşındık, bizden sonra da İhsan Yaprak aldı evi çok neşeli bir evdi.

Karşılarda dükkânlar vardı. Annem camın önüne sardunyaları dizerdi. Bir gün biri elinde yağ dolu bakraçta sardunyalara bakarken düşmüş, çok düşen olurdu çiçeğe bakacağım derken…

Turnalar, Havuçlar, Arif Astarlıoğlu’nun annesinin evi vardı arka tarafta at bağlanırdı bahçesine.

Uzun Yolda ki arkadaşlarım Nazife, Perihan, Memnune, Atifet oynardık.
Sonra babam ev aldı, yeğenlerine çok düşkündü önce onlar oturdular. İki yıl sonra biz taşındık. Yoğurtçu Mahallesi’nde Latif Topçu, Ateşler, Sevim Acarlar, Sucular, Sırmacılar, Kâtipler, Merziler, Ayakkabıcı, Kahveci Toruşlar, Sabri Gürozlar hep Çankırı’nın tanıdık, bildik aileleri vardı. Feride Hanım Teyze mahallede çok sevilirdi. İpçi Halitler (Eskikapusuz), Sucuların Adalet vardı. Hale, ben, Adalet çok samimiydik gece gündüz. Her gün ya bizim balkonda, ya Hale’gilin avluda, ya da Adalet’gilde otururduk Komşuluklar öyle güzeldi ki, gezilirdi. Alt katı kiraya veriyorduk nasıl duruyorduk ki? Muhabbetle durulurdu. Birbirimize teklifsizce gidilir gelinilirdi.

O sırada eşimle tanıştık. Aslanbeylerin Erdal ile. İskiliplerin Pakize Teyzelerin bahçesinde kınam, nikâhım oldu. Gelinliğim son sınıfta okulda dikildi, nişanlıydım arkadaşlar dikti bana değdirmediler iyi olmaz diye. Defileye 7 gelinlik çıktı içinde bir taneydi, benden sonra amcamın kızı Perihan Gökmen giydi, Gülen giydi (amcamın kızı kardeşimle evlendi) eltim de giydi. Eltimde Kalecik’te herkese verdi artık orada kaldı.

Gelin olunca Kırıkkale’ye gittim. Eşim Simko fabrikasındaydı oradan Ankara’ya geldi. Babam dayanamadı bizi getirdi. Sonra babam iki katlı büyük bir ev aldı. Bahçesinde çok çeşitli meyveler vardı üç çeşit kiraz ağacı vardı biri 19 Mayıs’ta olur yerdik. Armutlar, Amasya elmaları, erikler havuz vardı kamelya vardı. Bir duvarla ayrılan iki ev kocaman bahçe annem topladığı meyveleri komşulara dağıtırdı, babam kanser oldu öldü. Evi dörde böldük 2 oda 1 salon 1 mutfak paylaştık odalar çok büyüktü. Ağabeyim de Almanya’daydı eşyalarını koyuyordu. Biz durduk kardeşlerimle sonra orası da kata verildi. İki blok oldu. Ben orada otururken Hasan Fehmi Gökşen Gençlik Spor il müdürüydü akrabamdı. Eşimi muhasebeci olarak aldı. Bir gün Spor Sahasında Tekel Müdürünün oğlu ile top oynarken ikisi de hakemdi diyor ki gel seni Erdal abi Tekele alalım muhasebeci ol. Önce muhasebeci oldu sonra müdür oldu. Eskiden kademe kademe ilerlenilirdi, şimdiki gibi torpille birden olunmazdı. İşi iyice öğrenir yükselirlerdi. Eşim Tekel binasına gidelim dedi ben pek istemedim bahçeyi ektim biçtim diye yine de gittik tabii orada güzeldi. Caddeyi görüyordu ve Bedii Kerman’dan sonra biz taşındık. Oradan emekli oldu sonra da çalışmadı, istemedi. Şimdilerde yıkıldı otopark oldu. Nasıl sağlam bir binaydı. Eczacı Fatma’nın babası müteahhitliğini yapmış diye biliyorum.

Çalışmayı hiç düşünmedim. O yıllarda kadınlar nadir çalışırdı. Durumumuzda iyiydi ama Bağ-kur olsaymış iyi olurdu, son zaman zor geldi. Tutumluyum çok iyi şartlarda büyüdüğüm, yaşadığım halde idareliyim. Evde çamaşır, kıyafet sattım ama düşünemedim Bağ-kur yatırmayı. Okulu bitirdiğimde de elde kapıyorlardı işe sokmak için.

Çiçeklere çok büyük ilgim var. Balkonda nane, maydanoz yetiştiririm. Eşimde biber yetiştirirdi o da biraz meşakkatli oluyordu bitlenirdi. Onun hatırına sesimi çıkarmazdım vefat ettikten sonra biber ekmedim.

Emekli olunca Üçkarış Apartmanına geldik.
Toprak sahibiyle teyze torunları oluyoruz. Ben yalnız kalmayım diye bu daireyi cüzi bir fiyata sattı bize. Nuriye Ablam, Karpuzcuların Mehmet’in eşi de annemin teyzesinin kızı 3 akraba Fethiye abla, Nuriye abla sacayağı gibi olduk.

Bakraçların Beyhan’da aldı aynı kattan.
Aşağı katta Fatma Karacameydan çok severim o da beni sayar sever. Her gün kahve içmeye gidip geliyorduk korana yüzünden ayrıldık. Leman Süheyla Sidar’ın amcasının kızı, Erengil kiraya verdi Afife diye komşumla da iyiyiz. Yukarıda Nazillili bir komşum vardı o hep çağırırdı sende erkek oluyor çık gel diye onlar gittiler çok üzüldüm.

Eczacı Fatma çok iyidir, verimlidir, eli açıktır hediyeleşmeyi çok sever, annesi de çok iyiydi. Yukarıda İsmail Gümüşler var eşi Nigar, Hatice Hanım eşi Ahmet Astarlıoğlu Bey de çok muhteremdir bize anne baba der.
Avukat Sipahiler çok şirindir. Bağlarların Afifenin kızı bizim Yoğurtçu Mahallesi’ndeki Perihan’ın gelini.
Beyhan benim kızım gibidir. Oğlumun vefatında annesi Bakraçların Zeliha Abla başımda bekledi hakkını ödeyemem. Beyhan oğlum Ertuğrul un hastalığı sırasında çok yardım etti, ben hemen panik yapar haykırırdım, o hemen gelir yardım ederdi. Allah razı olsun. Kayınbiraderim dedi ki, sen ev değil komşu almışsın dedi, çok fedakârlık yaptı.

Yine unutamadığım bir komşumda doktordu. Oğlum Ertuğrul kanser hastasıydı bir gün Mustafa Çoban kardeşleri ziyarete gelmişler o da dikkat etmemiş maskesiz onlarla oturmuş. Sabahleyin kahvaltı götüreceğim bir hoş olmuş hemen Beyhan a koştum. O sırada komşumuz nöbetten geliyormuş hemen içeri girdi. Ne oldu Melahat teyze diye durumunu görünce hemen ambulans çağırdı zaten durumumuzu biliyor devamlı ilgileniyordu. O da bindi gitti başkası olsa nöbetten geliyorum diye gitmez ve orada işlemler yapıldıktan sonra eşim Erdal’ın cebine para sıkıştırıyor. O da “oğlum benim param var” diyor “olsun sen aniden çıktın hazırlıksız olabilirsin” diyor şu insanlığa bak. Benim şansım komşularımdan Allah hepsinden razı olsun.

Anne baba aile ilişkilerim çok iyiydi bir kız diye çok kıymetliydim. Eşimle de evliliğimiz iyiydi, 3 oğlum oldu.

Siyasetle hiç ilgim yok kim gelirse o benim partim sadece ben son sınıftayken İhsan Şafak diye Belediye başkanı vardı. Kastamonu Caddesi’ndeki çınarları o diktirdi, başlarını bekledi dikerken çok doğru, düzgün çalıştı. Ben de çok iz bırakan bir siyasetçidir.

Çankırı da hiç özel araba yokken Erdal Murat araba aldı. Perihan derdi ki kimsede yokken sizde var derdi. 72-73 yıllarıydı.

Büyük babamların Karaköprünün orada büyük bahçeleri çiftliği vardı. Sonradan orayı annem dedi ki bir de bura var ağaçları sulamaya gidemem kurur dedi. Eskiden öyle mal hırsı olmazdı insanlarda orayı 38 bin liraya sattırdı. Ilgazlılar aldı. Tren yolu ile çayın arasında çok büyük bir yerdi sonradan çok üzüldük ama şimdi nasıl metrekaresi para ediyor. Buralara villalar yapıldı. Ama o eski tat yok villalar da yapılsa. o eski muşmula, üvez, Amasya elmaları, ayvalar, ceviz ağaçları o yeşillikler o eski tat yok…

Adetlerimiz iyiydi, düğün adetlerimiz şimdi çok masraflı yapıyorlar. Kredi çekiyorlar borçlanıyorlar sonra da ödeyemeyince huzursuzluk çıkıyor. Eskiden et kavrulurdu, pilav yapılırdı yemek verilirdi daha mütevazı olurdu. Düğünlerde kaftan bindallı giyilirdi şatafatlı yapılmazdı.

Benim çocuklarımın sünneti bahçede oldu bir büyük oda döşendi tavan duvarlar bohçalar yağlıklar döşendi. Uncuoğulları Mediha Abla vardı başında dışarıdan gelenler nasıl şaşırdılar. Bunlar çok kıymetli sizin mi diye emanet aldık çoğunu bilmezlerdi benim de Şam işlerim vardı eskidi.

Haşim ağabeyim yarana katıldı. Mehmet Sidar, Nurettin Cimcimamların, Fikret Uz, Zühtü Atılgan hatırladıklarım. Bir gece Ramazan ekmeği yapıldı yaran için annemle yengem mutfakta kuzinenin üstünde yapmışlar telaşeyle kuzinenin gözünde kahvaltılıklar varmış ağzı gözü birbirine girmiş hem güler hem anlatırlardı.

Sosyaldim günlerimiz vardı, kabul günlerimiz vardı. Paşa, müdür hanımları ,vali hanımları bazen 2 gün olurdu sonradan paralı günler çıktı giyinir kuşanırdık koştururduk ahbap dost arkadaşlarla görüşürdük.

Oğlumu, eşimi, çocukluğumdan beri hiç ayrılmadığım amcamın kızı Perihan’ı kaybettim hayat hepsine dayanıyorsun pandemi olunca da evlere kapandık. Şimdiye kadar güzel yaşadım diyorum acısıyla tatlısıyla hayattan herkes gibi ben de nasiplendim…

SAYGILARIMLA SERPİL ÖZKAN 🙋💐
27/11/2021


Çankırı Araştırmaları Sitesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Yorum bırakın

WordPress.com Tarafından Desteklenen Web Sitesi.

Yukarı ↑

Çankırı Araştırmaları Sitesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin