Çocukluk mahallemden komşumuz olan Kadriye Ablamla görüşmek için gelini Şule Merzi aracılık etti evini açtı.Emekleri için Çankırı sevdalısı, kültür gönüllüsü değerli kardeşim Şule Merzi’ye çok teşekkür ediyorum. Serpil ÖZKAN

KADRİYE MERZİ
Anne adı:Nefise
Lakabı:Karaşahanlar
Baba adı:Kadir
Lakabı:Çakırlar
Doğum yeri: Çankırı
Doğum yılı :1951
Kardeşleri : Mahir, Kadir Çakır
1951 yılında İncili Çeşme Mahallesi, Akkız çalısının oradaki evimizde doğmuşum. 5 yaşında Saman Pazarındaki betonarme iki katlı altında kahvehanesi olan evimize taşındık.
Komşularımız bitişiğimizde Bakırcı Şükrüler, yukarıda Semerci Pakize teyze vardı. Komşularls ilişkilerimiz çok iyiydi herkes birbirini tanıyordu. Çocukluğum çok güzel geçti.
Annem dominant, babam uysaldı yakındık birbirimize her şeyimi onlarla paylaşabiliyordum. Arkadaşlarımla istop,dalye, saklambaç, köşe kapmaca gibi oyunlar oynardık. Arkadaşlarım Semahat Sarar (gömlekçi Mehmet’in kızı), Türkan Kaya, Ayper Yumak, Tevhide, Nuray (Berber Kara Mehmet’in kızları) idi.
İlkokulla Güneş İlkokulu’na gittim. Öğretmenim Mualla Çınar’dı.
Ortaokul ve liseyi Taş Mektepte okudum.
Okul hatıralarımdan Lise 2’de matematik dersimize okul müdürü İrfan Çalcı giriyordu. Günlerden 1 nisandı nisan şakası yapalım dedik. Sıraları birbirine birleştirdik geçecek yer bırakmadık müdürümüz derse girince hepimizi fırçaladı çok kızdı.
Lise sonda okula gidip gelirken eşim babamın kahvehanesine gelirmiş beni beğenmiş. Ailesine bahsetmiş, istemeye geldiler. Ben okumak istiyordum ısrar ettiler babama
“sen bilirsin” dedim.
Bu olur anlamına geliyordu. Haziranda büyük dünürlüğe geldiler, ayrı ayrı odalarda oturulmadı. Lokum tutuldu dua edildi, isteme oldu. Annem bazı isteklerde bulundu. Kayınpederimin de durumu uygundu itiraz etmedi,söz kesildi.
O yıllarda ağabeyim üniversitede okuyordu. Eğitim Enstitüsünün imtihanı ayrı oluyordu. Annemlerden habersiz imtihana girdim. Temmuzda bir zarf geldi Samsun Eğitim Enstitüsü Türkçe öğretmenliğini kazandınız diye. Baba ben vazgeçtim dedim. Annem zaten okumamı istiyordu.
Babam ben esnafım söz verdim olmaz dedi, kararından dönmedi.
Nikah olmayınca Annem eve koymam dedi.
Alışveriş yapıldı, genç kız gitmezdi, büyükler gitti. Sabit’in Nezihe Yenge, kayınpeder, annemgil gitti mücevherleri onlar aldı.

21 Eylül’de Büyük Sinemada nikahım oldu. Arif Amca nikah memurumuzdu. Nikahta etek döpiyes giydim sonra gidip gelmeye başladık birbirimizi tanıdık.
Oğlan tarafı Merzilerden di. Metin’de yakışıklıydı.
Nikahta ilk defa gördüm nişan, nikah bir arada oldu. Annem nikahtan sonra oğlan tarafına yemek verdi. Kahvenin üstündeki evimizde takım yemeği verdi.
Annemin Ankara’daki teyze kızları vardı. Toruş’ların Mahmure, Makbule, Gülşen, eltim, kayınvalide, kayınpeder ve benim akrabalarım vardı. Çankırı’nın meşhur okuyucusu Kara Şahan ninemdi. Döpiyesimi çıkardım ipek elbise giyip onun elini öpmeye gittik.
Düğün hazırlıklarına başlandı.
Annemin akrabaları Ankara’da olduğu için annemin bir ayağı da orada oranın da görgü göreneğine sahipti. Babam kahveciydi ama görgüsü göreneği çok farklıydı.
Annem yatak odası, mutfak aldı. Eşim tarafı salon takımını aldı. 4 koltuk, büfeden oluşuyordu o yıllar onları da getirttik çeyiz yığıldı.
Saten yorganlar, yastıklar, yatak takımları serilir duvarlara elbiseler asılırdı. Her şeyler sergilenirdi.
Şenliğim komşumuzun büyük avlusu vardı orada oldu. Kaftan giydim.
Oyunlara okuyucu kaldırırdı. Annem, Bakraçların Zela, Beşin Fatma çarşılardan 3 mum aldı mı oynarlardı onların grubu vardı. Cezayir çalınınca düğünün bittiğini anlardık.
Başka bir komşunun büyük salonu vardı oradada gece kınası oldu. Kör Halit vardı. Kına yakanlar bindallı giydi oradan çıkan çeyize bakmaya geldiler.
Kaftan, bindallı herkeste yoktu birbirine ödünç verirdi, taç kiralanırdı. Herkes birbirini tanıyordu, güven vardı.
Baş donanma cumartesi günü olurdu. Dua ile ceket giydirilirdi.
Evde yemek, meze hazırlanırdı. Ciğer, piyaz ,zeytinyağlı, et, pilav pişirilirdi, alkol de alırlardı. Bayanlar gitmezdi, onlar da kadınların şenliğine kınasına gelmezlerdi. Mantızda kahveler pişerdi.
Damat pazar günü hamama götürülür,kıymalı verilirdi. sazlı sözlü darbukalı Su deposu, Ayan’a gider eğlenirlerdi.
Bizim düğün olduğu için Metin lokantada birkaç arkadaşıyla eğlenmiş baş donanma güvey gezmesi olmadı.
Eğlenmeden dönen damadı yatsı ezanı camiye götürürlerdi sonra arkadaşları hocayla gelirlerdi. Sırtına yumruk vurmaya, yumurta kırmaya çalışırlardı.öyle güvey sokarlardı. Yerli düğünlerde oğlan tarafı yukarıdan aşağıya Testi atardı.
Pazar günü oğlan evi gelir gelini alırdı. Oğlan evinde gelin önü yapılır, eğlence olurdu. Akrabaları kutu kutu şeker alırdı. Okuyucu “Şen olalım oğlanın dayısından”
” Şen olalım oğlanın halasından” diyerek şekerlerin sahiplerini belirterek misafirlerin tepesine şekerleri saçardı saz çalanlara da verilirdi.
Düğünüm Orduevinde oldu. Benim düğünüm gece olacağı için annem gelin çıkarken mevlit okuttu akrabalar gelir bir miktar harçlık verirdi. Perşembe günü annem davete çağırdı takım yemeği yapmıştı. Toyga çorbası, bütün et, pilav ,tatlı bamya yapılırdı. Çankırı’da özel günlerde, düğünlerde, davetlerde genelde bu menü yapılır sonradan bütün etin yerini güveç almaya başladı. El öpmede anne baba hediye verirdi bütçesine göre annemler bana bilezik taktı eşime röbdeşam aldılar. Annemin bir ayağı Ankara’da olduğu ve durumu uygun olduğu için böyle şeylere önem veriyordu. Eltim, kayınvalidem leride çağırdı. İsmail amcamgil de bizi çağırırken hepimizi çağırdı Annem bazı şeyler isterken benim ayrı oturmamı da istemişti. Yoğurtçu Çeşme Mahallesi’ne gelin gittim. Kayınvalidem de altlı üstlü oturduk, kayınpederim 1970 yılında vefat etti. İlk çocuğum Aydın 1973 yılında doğdu ismini dayısı verdi. “Gözünüz aydın” olsun ismi de Aydın olsun dedi. Babam ezanla ismini kulağına okudu.

Beşik mevlidi yapıldı. Annem beşiğini , içinin yatağını, yorganını,yastığını çocuğun kıyafetlerini her şeyini aldı benim evde Mevlüt oldu.
İkinci çocuğum Ayperi 1976 yılında, üçüncü çocuğum Akın 1980 yılında doğdu.Eşim 62 yaşında vefat etti.
Büyüksel olduğu 1958 yılında ilkokula gidiyordum. Güneş ilkokulu’nun bahçesini sel kapladı karne alamadık o yıl.
Sobalı evlerden kaloriferli evlere geçişte ilk Kız Mesleğin oradaki Huzur Apartmanına 73’te taşındık.
Eşim o yıllarda İmaret taksiyi kurdu. 1989’da da Çankırı lisesi karşısındaki Geçit Apartmanına taşındık.
Bulmaca çözmek, kitap okumak özel ilgi alanımdadır.
Çankırı valisi Erbay Fiş’in hizmetlerinin çok olduğunu düşünürüm.
Çankırı’da çocukluğumda gençliğimde Ramazan Bayramına evlerde temizlik yapılır. 70-80 paziden kurutmalı baklava yapılır, Bayram kıyafet alınırdı. Çocuklara para, Bayram harçlığı verilirdi. Misafire mevsimine göre soğuk gazoz, çay verilirdi. Babam Kahveci olduğu için bizim aşağıdan gelirdi. Şeker tutulur, tatlı ikram edilirdi. Evde kahvaltı yapılırdı. Kurban bayramında genelde küçükbaş alınırdı bayramın ilk günü kesilirdi. Kıyma çekilir, kavrulur, Etleri komşulara dağıtırdık, gelen misafirlerle yerdik, bayram tatlısı yapılırdı. Çocuklara para ve mendil verirlerdi. Akkız çalısının oradaki evimizde kesilir, yemek yapılırdı. Öğün saatlerine misafir rastlarsa yemek ikram edilirdi.
Artık takım yemeklerinde unutulmaya yüz tutmuş veya günün şartlarına göre yapılması zahmetli ve masraflı olduğu için yapılmayan bütün eti tarif etmek isterim.
Annem koyundan lop eti soğan, salça, baharatlarla iyice harmanlar karıştırırdı, yarım saat bekletir kısık ateşte tencerede pişirirdi.
Bir de baharda bahçelere gittiğimizde bulgur pilavı pişirir üzerine yeni çıkan kır menekşelerinden atılırdı menekşeli pilav derdik.
SAYGILARIMLA SERPİL ÖZKAN
Çankırı Araştırmaları Sitesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.



Yorum bırakın