Doğruyol Gazetesi 16/03/2016 tarihli manşeti
Çeşmelerin İçler Acısı Hali
Yaşam için vazgeçilmez bileşik olan su günlük hayatta hem biz insanların, hem de ayrımsız tüm canlıların hayati fonksiyonlarını sürdürmelerini sağlayan en önemli, belki de yegâne içecek.
Su, besinlerin sindirimi, emilip ve hücrelere taşınmasında, hücre, organ ve dokuların düzenli çalışmasında, zararlı maddelerin vücuttan atılmasına, vücut ısısının denetiminde ve daha sayılamayacak kadar çok işleve sahip. Bilim insanları dünyadaki yaşamın suda başladığını düşünmekte.
Hayatımızın bu derece olmazsa olmazı suya gereken değeri verip, hak ettiği vefayı gösterebiliyor muyuz?
Suyun iktisatlı kullanımı, çevre kirliliğinden korunması ayrı bir konu. Konumuz; suyun bir zamanlar tek sağlandığı yer olan çeşmeler.
Çeşmelerin tarihimizde, medeniyetimizde ayrı yeri var. Günümüze gelinceye kadar özenle şekilden şekle bürünen çeşmeler şiirlere, şarkılara konu olmuş, çeşme başı kültürü ile dostluklar kurularak paylaşmayı öğrenmişiz hatta evliliklerin temeli burada atılmış.
Şehrimizdeki ayakta kalmaya çalışan, bazıları adeta harabeye dönüp toprakla bütünleşmiş, tescilli 7 çeşme uzanacak bir yardım eli, kurumuş göz pınarlarına hayat verecek sihirli bir eli umutla bekliyor.
Şehrimizdeki tescilli çeşmeler şunlar : Cumhuriyet Mahallesinde Çamaşırhane Çeşmesi, Karataş Mahallesinde Karataş çeşmesi, Kayabaşı çeşmesi, Yozgatlı çeşmesi, İncili Çeşme Mahallesinde İncili Çeşme, Tabakhane Mahallesinde Tabakhane çeşmesi, Buğday Pazarı Mahallesinde Buğday pazarı çeşmesi.
ELİNİZİ VİCDANINIZA KOYUN
2863 sayılı KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU derki ;
“Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde veya denetiminde bulunan mazbut ve mülhak vakıflara ait taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan cami, türbe, kervansaray, medrese, han, hamam, mescit, zaviye, mevlevihane, çeşme ve benzeri kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi koruma kurulları kararı alındıktan sonra, Vakıflar Genel Müdürlüğünce yürütülür.
Demekki, burada görev öncelikle Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne düşüyor. O malına sahip çıkmazsa Çankırı Valiliği ve Çankırı Belediyesi çeşmelere el atmalı. Onlar da kayıtsız kalırsa ki; ortada laf dışında görülen yok, sivil toplum kuruluşları ne güne duruyor.
Bazıları para makinesi olan STK’ların, ihtiyaç sahiplerine gıda ve kırtasiye yardımında bulunduğu doğru. Bunlar önemli sosyal sorumluluk. Ancak, o işi devlet fazlası ile yapıyor.
Yardımsa alın size yardım yolu.
STK’lar gerekli yolları kişilere göre daha kolay aşıp çeşmeleri eski günlerine pekala döndürebilir.
Eğer bunlardan biri gerçekleşmezse vebal altında kalırız.
Kitabeleri çalınmış, bakımsızlıktan harabeye dönen çeşmeleri genç nesle anlatmakta güçlük çekeriz. Elimizde çeşmeyi gösteren eli yüzü düzgün fotoğrafları dahi bulunmuyor.
Bu vurdumduymazlıkla çeşme diye enkaz yığınını gösterirsek, hatta korkarım yükselen şehirde toprak yığını gösterirsek şaşmayın.
Kaynak: Doğruyol Gazetesi
Editör: Mehmet Ateş
Çankırı Çeşmeleri http://www.cansaati.org/topluluk/forum_posts.asp?TID=172&PN=1
Doğruyol Gazetesi muhabiri güzel bir konuyu ele almış. Bu sitede Çankırı’nın çeşme ve pınarları konusunda yayınlanmış iki yazı da unutulmamalı:
1)Ahmet Gülşen’in 2006’da yazdığı
ÇANKIRI ÇEŞMELERİ
http://www.cansaati.org/topluluk/forum_posts.asp?TID=172
2)Hakkı Duran’ın 2007’de yayınladığı
ÇANKIRI’NIN PINARLARI
http://www.cansaati.org/topluluk/forum_posts.asp?TID=1981
BeğenBeğen