YAPRAKLI ve ÇANKIRI PANAYIRI-1 (Hakkı Duran)

Kırk sene evveline kadar(1890) vilayetin doğusunda bulunan Tuht(1) nahiyesindeki Yapraklı yaylasının Doruk mevkiinde kurulan panayır pek meşhurdu. Her sene Eylülde ayın bedir halinde bulunduğu Cuma günü, dağdaki dik meyilli bir namazgâhda(2) kılınan Cuma namazından sonra panayır açılır, Pazar akşamına kadar devam ederdi. Pazartesi günü, yedi saat mesafedeki Çankırı kasabasına nakledilir ve Salı gününden itibaren ertesi hafta Çarşamba akşamına kadar sekiz gün yoğun alışveriş yapılırdı.yayla
Bu panayır 1891 senesine kadar dağda kurulmakta iken Kaymakam Camgöz Mehmet Bey(3) panayır yerini bedelli hale getirmiş ve temellükü hakkında bir de irade çıkarmıştır. 1891 senesinde halka baskı yapılması ve her dükkana 15 altın lira istenerek tüccarın rahatsız edilmesi sebebiyle bu panayır dağılmış ve şehre nakledilmiştir. Bugün şehirde panayır yine kurulmakta ise de, üç gün devam etmekte ve yalnız hayvan alım satımına münhasır kalmaktadır.

Resmi kayıtlara ve hayatta olanların rivayetine göre, bu dağda 999 dükkan, dört konak vardı ki hala enkazı meydandadır. Acem Çarşısı, büyük şehirlerdeki bedestenler tarzında imiş. Önceleri dört ağaç üzerine uzatılan çam dallarından yapılan gölgeliklerde alışveriş yapılır, bunlara Pür dükkan denilirmiş.
Bu panayırın ne zaman başladığını tespit etmek mümkün değildir. Kurûnı ûlâdan(ilk çağdan) beri devam ettiği, önceleri mal değişimi suretiyle başladığı hakkında kesin bir rivayet vardır. Bu ilkel dükkanlar içinde mesela mücevherat, esir ve cariye, manifatura, saraç, ıtriyat, baharat çarşıları, bir de büyük hayvan pazarı bulunurdu. Katip Çelebi’nin Cihânnüma’da yazdığına göre o zamanlarda bile, bu panayır, hayvan ve özellikle katır alışverişi ile meşhurmuş.

 

Yerli ve çevre illerin tüccarı, İstanbul’dan mal getirmedikleri için panayırı beklerler, ilk üç günde dışarıdan gelen tüccardan aldıkları emtiayı, şehir panayırında köylülere satarlardı. Dışarıdan gelen tacirler de şehir panayırında kendilerine lâzım olan emtiayı alırlar, memleketlerine, yahut diğer ticaret mahallerine taşırlardı.
Hint tacirleri, getirdikleri baharat ve kumaş karşılığında hayvan ve katır götürürlerdi. Halep ve Suriye tacirleri, kumaşlarını satarak Çankırılı kadınların eğirdiği meşhur tiftik ipliklerini alırlardı. ( Bu iplikle şimdi Tosya’da kuşak yapılmaktadır.)
Panayır münasebetiyle her taraftan her sınıftan sanat erbabı ile beraber hokkabazlar, cambazlar, köçekler, maskaralar bilhassa saz şairleri de gelirlerdi. Hatta son panayırda âşık (Ceyhuni, Serdari ve Hüzni) çalmışlardı.(4)
Doğudan, Batıdan, Hint’ten, Suriye’den ve hatta Tunus’tan, Acem’den yalnız zeneat ve ticaret erbabı değil, şairler ve diğer bazı maharet sahipleri de gelerek bir senelik geçimlerini bir iki gün içinde temin etmeyi başarırlardı.
Yapraklı Panayırı, Arapların “Sukı-Ukâz” ına benzerdi. “Ukâz” da nasıl her kabilenin şairleri, şiir yarışmaları ile üstünlük gösterme, böylelikle kendilerine ve kabilelerine şan sağlama gayretinde bulunmuşlarsa; Yapraklı ve şehir panayırında da doğudan ve batıdan gelen şairler, birbirleri veya Çankırılı şairlerle yarışma ve atışmalar yapmışlardır. Sonuç olarak saz ve söz sahibi olduklarını göstererek şöhret kazanmış ve memleketlerinin şanını yüceltmişlerdir. Memleketine dönen bir tacir, maddî kazancını ailesine teslim veya ortaklarıyla bölüşürken aynı zamanda dinlediği âşıkların bir iki parçasını da naklederdi. Böylelikle bir şair, hangi tacirin memleketine uğrasa, şöhreti daha evvel oraya vardığı için yabancılık çekmezdi.
( Ahmet Tal’at Onay, 1930 yılı başları)
NOT: Bu yazı ilk olarak 20/08/2004’de  sitenin eski versiyonunda yayımlanmıştır.

______________________________________________________________

(1) Tuht: Bu günkü Yapraklı İlçesi.
(2) Namazgâh: Yapraklı yaylasında Kırkpınar’ın yakınındadır. Burada panayır başlamadan hemen önce Cuma namazı kılınmakta idi. Yüz elli bin kişiyle Cuma namazı kılındığı yıllar bile olmuş.
(3) İstanbullu olan bu zatın bir takım zulümler yaptığını ve Çankırı’da sefalet içinde öldüğünü  kaydediliyor. Bu mutasarrıfın adı gözlüklü Hamdi olarak da zikrediliyor.
(4) Panayır vesilesi ile Erzurumlu Emrah, Geredeli Dertli, Şem’i, Mirati, Seyrani, Tokatlı Nuri, Gedayi, İrşadi, Fethi… gibi aşıklar Çankırı’da çalıp söylemişlerdir. Çankırılı aşıklarla (Hürrem, Cünuni, Mefhari, Hayri, Zahmi, Sabri, Yadi, Rindi gibi) ve birbirleriyle atışmalar ve yarışmalar yapmışlardır.


Çankırı Araştırmaları Sitesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

2 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. Hasan ÇAVUŞOĞLU dedi ki:

    Hakkı Bey, Ben de son okuduğum (“Sanayi Devrim Çağında Osmanlı İmalat Sektörü” Donald Quataert İletşim Yayınları) kitabın 129. sayfasında Halep ve diğer ülkelerden getirilen tekstil ürünlerinin Zile ve Yapraklı panayırlarında satıldığını okudum. Sizin de yazdığınız gibi çok önemli bir panayırmış.

    Beğen

  2. İsmail dedi ki:

    Daha önce bu sitede yeraltı dehlizlerimizi anlatan yazı vardı kaldırmışsınız lütfen tekrar o yazıyı geri yükleyin .Aynı şekilde YouTube de de iki büyüğümüz çocukluğunda kalenin ıradan bu dehlizlerden birine girdiğini bir saat kadar gidip bir dereye rastladıklarını büyük toplanma alanlarının olduğunu anlatan bir bideo vardı onuda kaldırmışlar lütfen bu yazı ve videoları tekrar yayınlayınız teşekkür ederim

    Beğen

Yorum bırakın