Zeki Ömer Defne’nin (ILGAZ)’Yıldızlar çamlara deyer de geçer’ şiirini Nihavend makâmında besteleyen Sayın Yılmaz Karakoyunlu’dan 28.07.2001 tarihinde bir mektup aldım. Kendileri o tarihte devlet bakanı idi. Mektup, şâir Zeki Ömer Defne ile alakalıydı:
“Değerli şâir Zeki Ömer Defne’nin iki şiiri kendi daktilo makinesinden çıkmış şekliyle bende mahfuzdur. Bu şiirleri üstâd şâir Halil Soyuer bana emanet etmişti.
Bunları ekli olarak sunuyor ve ben de size emanet ediyorum. Belki ileride Çankırı’da veya Ilgaz’da bir Zeki Ömer Defne Müzesi veya Kitaplığı açılırsa siz de oraya emanet edersiniz. Aksi halde bunlar bir gün istenmese bile bir yerlerde ziyan olup gidecektir. Şimdi emin ellerde olmanın rahatlığını hissediyorum.” .
Karakoyunlu’nun gönderdiği zarfın içinde daktilo ile yazılmış “KAR KUŞATMASI” ve “P Î R” adlarını taşıyan iki şiir ve altlarında Zeki Ömer Defne imzası mevcuttu.
KAR KUŞATMASI
-Sn. Orhan ETE’ye-4.I.1987
Sarılıyor gibiydim yine çocukluğumun, gençliğimin
O yarılıp çıkılmaz karları, kışlarıyla.
Bursa, korkup kaçtıysam eğer ansızın o sabah
Koyup Gönlüferah’ın sıcacık koynunda seni
Suçumu o geçmişin sonsuz kuşatmalarına ver !
Tutuluyor gibiydim yine çocukluğumun, gençliğimin
O soğuk cehennem, nemrut, felâket hastalığına
Yine başlıyor gibiydi o deli nöbetler işte,
Ürperiyordum fırtınalar öncesi sular gibi.
Korkumu o yılların o uğrun sıtmalarına ver !
Giriyor gibiydim yine çocukluğumun, gençliğimin
Kapısında buz süngülüler tutukevlerine yine.
Savruluyordu Uludağ’lar, Ilgaz’lar penceremde
Ve kurtlar, ağızlarında ölü arzularım, siste…
Kaçışımı biraz da bu dağ tutmalarına ver !
Sen bir dağlı, ben bir dağlı.. duman dumanız yine işte
De, bu sabahtan akşamı nasıl görürsün Bursa,
Yoksa kaçırır mıydım hiç sennen bir fetih gecesin daha?
Zeki Ömer DEFNE
Defne’nin şiirini ithaf ettiği Orhan Ete’ye ulaşmak ve tanımak istedim. Bursa’da aynı soyadına kayıtlı bir telefona numarasını çevirdim. Telefona çıkan nazik bir hanımefendi, Orhan Ete’nin annesi olduğunu söyledi. Kendisiyle nasıl görüşebileceğimi sordum. “Onu kaybedeli çok oldu” diye cevap verdi. Arama sebebimi anlatırken, acısını tazelediğim için duyduğum mahcubiyeti ifade etmeye çalıştım. Zeki Ömer Defne’nin talebesi olduğu için vefat etmiş olabileceği ihtimali hiç aklıma gelmemişti. Hanımefendiye başka bir şey soramadım. Meğer Orhan Ete, hocasından bir yıl önce 1991’de vefat etmiş.
Halil Soyuer’in “Şair Dostlarım” kitabı yayınlanana kadar Orhan Ete hakkında Defne’nin talebesi olması haricinde fazla bir malumat elde edemedim. Halbuki Soyuer’in 1996’da yayınlanan “Sevgi Çiçekleri” kitabında da bahsi geçmekteymiş, ancak sonradan fark edebildim.
ORHAN ETE (1932-1991)
1932 yılında Bursa’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nin bitirdikten sonra ABD’de yüksek öğrenim gördü. Şiirlerinde hece ve aruz veznini kullanmıştır. Bir çok şiiri bestelenmiştir. Gündemi şiir ve musiki olan toplantılar için sahibi olduğu Gönlüferah Otelini tahsis etmiş, her ay şair ve musikişinasları ağırlamıştır. Galatasaray Lisesinde edebiyat öğretmeni Zeki Ömer Defne’dir. Defne’nin Bursa Şahanları şiirinde “İki evlât ki öz evlâttan ileri” diye tanımladığı ikiliden biri Orhan Ete’dir, (diğeri şâir Hüseyin Tansever’dir).
Tekstil sektöründe faaliyet gösteren işadamı Orhan Ete, bir şair ve musikiseverdi. Otel işletmeciliği de yapıyordu. 12 yıl boyunca bir çok san’at ve kültür adamını her ay misafir misafir etmiş, gündemleri şiir ve musikî olmuştur. Ne asil ve yüce bir davranış. Sanat alanına ilgi duyan işadamlarının çok az sayıda olduğu ülkemizde Orhan Ete, semalarımızda görülen nadir bir yıldız olmuştur. Dile kolay. Hayatının son 12 yılında ülkenin seçkin şâir, bestekâr ve ses sanatçılarından oluşan bir topluluğu sahibi olduğu Gönlüferah Otelinde her ay ağırlamıştır. Bu toplantılar her ayın iki gününü kapsamaktadır. Maalesef hocası Defne’den önce erken yaşta hayata vedâ etmiş. Orhan Ete’nin bu asil tavrının ülkemizin diğer işadamlarına da örnek olmasını temenni ediyorum.
Merhum şâir Halil Soyuer de bu toplantılara 12 yıl boyunca katılmış. Katılanlar, Türk müziği bestekâr ve icrâcıları ile şairlerden oluşuyor. Kimler yok ki: Zeki Ömer Defne, Orhan Şaik Gökyay, Prof Dr. Selahattin İçli, Dr. Alaeddin Yavaşça, Hüseyin Tansever, Serap Mutlu, İnci Çayırlı, Perihan Altındağ Sözeri, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Avni Anıl, Hayati Vasfi Taşyürek, Halil Soyuer, Cemal Sâfi, Cansın Erol, Osman Babuşcu, Ziya Taşkent, Bekir Sıtkı Erdoğan, Sadun Aksüt, bestekâr Erdinç Çelikkol, Bursa’da yaşayan şâir ve müzik sanatçıları…
(Devam Edecek)
NOT: Yazının tamamı Çankırı Araştırmaları Dergisi’nin 11. sayısında yayımlanmıştır.(H.Duran)