ÇANKIRI’DA SULTAN II. SELİM CÂMİİ

                               

Çankırı’da Büyük Câmi diye bilinen camiin Kanunî Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı bilinir. Onun oğlu Sultan II. Selim adına yaptırılmış bir câmi olduğu ise az bilinen bir husustur. Her yıl Ekim ayının ilk haftası “Câmiler Haftası” olarak kutlanmaktadır. Bu haftaya uygun düşeceği düşüncesiyle adı bir Osmanlı Padişahının adını taşıyan ve şimdi var olmayan bir Çankırı câmiinden bahsetmek istiyorum.

ÇANKIRI KALESİ

Çankırı kalesi, Kös Dağı üzerinde bulunmaktadır. Karatekin türbesinden başka yerleşimler olduğu dönemleri yaşamıştır. Bazı kaynaklarda buna dair işaretler vardır. Kâtip Çelebi, bir çok ev, mahalle olduğunu kaydetmiş, su ihtiyacının Tatlıçay’dan sağlandığını ve bir sarnıç bulunduğunu belirtmiştir. Bu bilgilerin ihtiyatla karşılanması gerekir. Kalenin bulunduğu alan önceleri daha geniş iken, yağmur sularının yarattığı heyelanlar sebebiyle zaman içinde daralmıştır.

Tarihin belli bir devresinde kalede yerleşim olduğu muhakkaktır. Burada ihtiyaç duyan bir cemaat vardır ki bir cami inşa edilmiştir. Kale dizdârı ve müstahfızlar (kale erleri) vardır(1). Bazı mahkumların burada hapsedildiğine dair belgeler mevcuttur. O zamanın hukukuna göre bir ceza türü olan kalebendlik uygulamaları yapılmıştır. Kale erleri, dizdar, bölükbaşı ve imam gibi görevliler de belli bir yekûn tutmaktadır.

 

Kale Camii’nin yıkık minaresi (1910-20 arası)

   KALE CAMİİ

Kalede bir camiin olduğu bilinmektedir.Kalenin 20. yüzyılın başında çekilmiş fotoğraflarında bu camiin yalnızca minaresi -kısmen- ayakta kalmış görünmektedir.(2) Bu cami hakkında ortaya konan yeni bilgiler, camiin bir Osmanlı Padişahının adını taşıyor olması ilginçtir. Önceki bilgilerimize göre, bir Osmanlı Padişahı, Çankırı’da cami yaptırmıştır, o da Kanunî Sultan Süleyman’dır. Yaygın adıyla Büyük Cami’yi Kanunî namına Mimar Sinan’ın bir kalfası(Sadık Kalfa ) inşa etmiştir.

Bir doktora tezinde yer alan belge ve bilgiler, kaledeki caminin de bir padişahın desteğiyle yapıldığını ortaya koymaktadır. Camiye padişahın adının verilmesi, onun tarafından yaptırılmış olma ihtimalini güçlendirmektedir. Başka kaynaklarda rastlamadığımız bu bilgi, bir doktora tezinde yer almaktadır. İlgili kısmı aynen iktibas ediyorum:

Sultan Selim Camii

“Sultan Selim Camii’nin bir diğer adı ise Kale Camii’dir. Anlaşılacağı üzere Çankırı kalesinde bulunmaktadır. Kimin yaptırdığı hakkında bir bilgimiz olmamasına rağmen muhtemelen Sultan II. Selim’in (1566-1574) saltanatı sırasında inşa edilmiş olmalıdır. Sultanın kendi adına ihdas ettiği vakfa ait olup harcamaları bu vakıf tarafından karşılanmaktadır. Kalede sakin olan dizdar, muhafız ve halkın ihtiyaçlarını karşılamak için yapılmıştır. Çankırı’nın Çavuş köyü hâsılı buraya vakfedilmiştir.”(3) Kale içinde yaşayan nüfusun çeşitli sebeplerle azalması sonucu, câmi harab olmuş, camiin sahibolduğu vakıf, şehirde aynı adla yeni cami inşa etmiştir.

                                            SULTAN II.SELİM

Kaledeki camiye adı verilen padişah, tez sahibinin de belirttiği gibi Kanunî’den sonra tahta geçen oğlu II.Selim Han’dır. 1524’de doğmuş, 3 Aralık 1574’de vefat etmiştir. 1566’da Kanunî’nin vefatı üzerine 42 yaşında padişah olmuştur. Edirne’de bulunan mimârimizin şaheseri SELİMİYE Camii de Mimar Sinan tarafından onun nâmına yapılmıştır.

 

BİR ARŞİV BELGESİ

“Osmanlı arşivlerinin Çankırı ile ilgili bölümleri incelendiğinde ve yine Çankırı belediyesi Dr.Rıfkı Kamil Urga Çankırı Araştırmaları Merkezindeki arşive göre kalede Sultan Selim ismiyle bir cami mevcut olup ayrıca bu camiye ait birde vakıf vardır.  Kale ve civarındaki yerleşimin zaman içerisinde şehrin alt kesimine taşınması sebebi ile kullanıma yönelik talebin azalması ve Caminin zamanında bakım onarımının yapılmaması Caminin kısa sürede yıpranmasına ve terkedilmesine sebep olmuştur. Bu durumdan dönemin Selim Cami vakfı mütevellileride (Hüseyin Hulusi Efendi) muzdarip olmuş ve caminin vakıf gelirlerinden şehre yeni bir cami yapılmasına karar vermişlerdir. 11 Kanuni sani sene 1321. Miladi 1906.  Bu düşünce hayata geçirilmiş ve Selim Camisi vakfından Hamidiye mahallesine aynı isimle bir cami inşa edilmiştir. Arşivdeki konu ile ilgili belge;Cennetmekan Sultan Selim Han hazretlerinin hayratından müruru zamandan mahv ve cemaati perişan olarak vakıf vâridatından Hamidiye mahallesinde müceddeden bir mescidi şerif inşa edilen camii şerif kaydı bulunan…..ifadeleri ile başlamaktadır. Yeni inşa edilen bu Cami Aksu mahallesinde hastanenin yanındaki ve genellikle Hamidiye camisi olarak bilinen camidir. Resmi kayıtlarda ise gerçek ismi ile yani Selim camii olarak geçmektedir. İşin üzücü yanı mahalle cami derneğince bu cami düşüncesizce ve araştırılmadan yıkılmış ve şu an yerine Cami estetiğinden uzak bir mabet inşa edilmiştir. Böylelikle her iki tarihi yapıda ortadan kaldırılmıştır.”.(4)

  AKSU CAMİİ ve SONRASI

“Sultan Selim Camii, halk arasındaki adıyla Aksu camiidir. Caminin bulunduğu mahalle, Sultan Abdülhamid döneminde Balkanlardan Çankırı’ya göçen muhacirlere tahsis edilmiş ve buraya bir de camii inşa edilmiştir. Bu caminin kitabesi mevcuttur. Caminin yerine yeni bir camii yapılmaktadır. Bu konuda Yüksel Bey’in eleştirilerine aynen katılıyorum. Eski camii yıkıldığında kitabesi dernek tarafından kaldırıldı, şimdi üzerinde inşaat malzemelerinin bulunduğu bir depoda saklanmaktadır. Bu kitabeyi bugünlerde tekrar okuma imkanı bulamadım. İmam Hatip Lisesi’nde öğrenci iken caminin önünden her geçişimde okumaya çalışırdım. Ezberlemiştim. Hatırımda kaldığı kadarıyla şöyle idi: “İşbu cami-i şerifi şevketlü, kudretlü Padişahımız Efendimiz Sultan Abdülhamid-i Sani âsire-i mülke-i hayriyyesinden olarak ……………… bin üç yüz üç senesinde inşa olunmuştur.” (5)

Câmiler Haftası vesilesiyle bu konuyu gündeme getirmek istedim.

NOT: Bu yazı ilk defa 4.10.2007 tarihinde yayımlanmıştır (Hakkı Duran).


(1)Müstahfız: Yeniçeriliğin kaldırılmasından önce kale, hisar ve memleket muhafazasında bulunanlar için kullanılan bir terimdir. İlk dönemlerde devamlı bir hizmet olduğu için kendilerine tımar verilirdi.   Yeniçerilik kaldırıldıktan sonra rediflikten sonra askerlik hizmetiyle mükellef olanlar hakkında kullanılmıştır.(M.Z.Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri, İstanbul 1983, s.630.)

(2)Aydın Demiröz, Fotoğraflarla Çankırı, s.19. Demiröz’e göre, kısmen harâb olmuş minarenin fotoğrafı, 1910-1920 yılları arasında çekilmiştir.

(3) Ahmet Elibol, Yakınçağ Başlarından Tanzimat’a Kadar Çankırı (1789-1839), G.Ü.Sos.Bil.Ens. Dok.Tezi, Ankara-2005.

(4) Yüksel Arslan’ın yazımız yayınlandıktan sonra eklediği (4.10.2007) tarihli açıklama.

(5)İbrahim Akyol’un 9.10.2007 tarihinde eklediği açıklama.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s