ASTARLI-ZÂDE M. HİLMİ EFENDİ’NİN HOCASI: ÇERKEŞLİ MEHMED HİLMİ EFENDİ (1843?-6 Şubat 1907)
Çerkeş’in Okçular Mahallesinde 1254(1838)’de doğmuştur. Babasını adı Ali Ağa, dedesinin adı Süleyman’dır. Babası Delihocaoğlu lakabıyla anılmaktadır. Oğlu Hasan Şemseddin Aydemir doğum tarihini 1259(1843) olarak vermektedir.[1] Mevlid adlı eserinin başında kendi elyazısı tevellüdü(doğumu): (1254/1838); halifesi Astarlızâde Hilmi Efendi tarafından ölüm tarihi (1324/1906) olarak kaydedilmiştir. TAHSİL HAYATI Mehmed Hilmi, İlk tahsilini Çerkeş’de bulunan Muradiye Medresesinde yapmıştır. Keskinli Ali Rızâ Efendi’den Arapça dilbilgisi ve Kur’an-ı Kerim dersleri almıştır. Bundan sonra Beypazarı’na giderek oradaki medresede tahsiline devam etmiştir. Oradaki hocasının tavsiyesi üzerine İstanbul’a gitmiş, tahsilini Yerebatan medresesinde sürdürmüştür. 15 yıl kadar okuduktan sonra H.1292’de(1875/76) Cevheri-zâde Mehmet Fevzi Efendi’den icâzet almıştır. ÇERKEŞ’TE MUALLİMLİK Açılan muallimlik imtihanını kazanarak muallim olarak Çerkeş’e dönmüştür. 1873-74 yıllarında Çerkeş’e döndüğünü biliyoruz .Kaynaklarda İstanbul Yerebatan Medrese’sinde 15 yıl kaldığı belirtildiğine göre Mehmed Hilmi’nin 1859-1874 arası İstanbul’da tahsilde geçirdiği düşünülebilir. Bu tarihler esas alınırsa, İstanbul’a 16 yaşında gitmiş olmalıdır. Kastamonu Salnamelerinde, Mehmet Hilmi Efendi’nin Çerkeş Rüşdiyesi öğretmenliği, 1874 yılında başlamış görünmektedir. 1880 tarihinde bilgi bulunmamakta, 1881 yılında ise onun yerine Zekeriya Raci Efendi adında bir zat tayin edilmiş gözükmektedir. MEHMET HİLMİ EFENDİ’NİN ÇERKEŞ RÜŞDİYESİNDE GÖREV YAPTIĞI YILLAR: YILI GÖREVİ ÖĞRENCİ SAYISI 1874 Muallim-i sâni 30 1875 Muallim 20 1876 Muallim 35 1877 Muallim 35 1878 Muallim-i evvel 49 1879 Muallim-i evvel 49
(Kaynak: Ö. Türkoğlu, Kastamonu Salnamelerinde Çankırı) Çerkeş’de öğretmenlik yaparken isteklilere mesnevî dersleri vermiş, ayrıca Sultan Murad Camii’nde Kâdı Iyâz’ın Şifâ-i Şerîf’ini okutmuştur. Çerkeş’deki bu hizmetleri 4-5 yıl kadar sürmüştür. TARİKATA İNTİSÂBI ve ABDULVÂHİD EFENDİ(ö. 1882/83) Çerkeşli Mehmed Hilmi Efendi’nin ilk intisâb ettiği şeyh, bu sitede hakkında yazılar kaleme aldığımız Abdulvâhid Efendi(ö.1882/83)’dir. Abdulvâhid Efendi, onun üzerinde başka bir mürşidin tasarrufu olduğunu belirtmiş, kısa bir süre sonra vefat etmiştir. H. Şemseddin Aydemir eserinde bu hususu şu şekilde anlatmaktadır: “.. Çerkeş’e misafir olarak teşrif eden tarikat-ı âliye-i nakşibendiye meşayıhından Abdulvahid(KS) hazretlerine intisâb ve terki iradet ederek meşagili tedrisiyye ve dünyeviyyeyi arkaya bırakarak zâhir ve bâtını ile yüzünü mevlâya çevirmiştir…. Vaki teveccüh ve telkin sırasında “üç kere “daha evvel bir yere intisâb ettiniz mi?” sualine muhatap olmuştur. Hayır cevabını alınca, “intisâb bir yere, feyiz bin yerden” ve “size bir taraftan kuvvetli bir feyiz ve vâridat var” diyerek “bir himmeti âliyeyi kudsiyenin tasarruf ve terbiyesi altında olduğu”nu haber vermiştir. Abdulvahid Efendi, Çankırı’ya döndükten kısa bir süre sonra vefat etmiştir. Kanaatimizce Mehmed Hilmi Efendi’nin Abdulvâhid Efendi ile karşılaşması, muhtemelen 1881/82 tarihinde vukubulmuştur. MEHMED HİLMİ ASIL MÜRŞİDİ: SEYDİŞEHİRLİ HACI ABDULLAH EFENDİ(1806-1903) 1806 yılında Bozkır İlçesi Karacahisar köyünde doğdu. Babası müderris Mehmet Yegan Efendi’dir. Küçük yaşta annesini, sıbyan mektebini bitirdikten sonra babasını kaybederek öksüz ve yetim kaldı. Tahsilini devam ettirmek için babasının öğrencilerinden Mehmet Kudsî Efendi’nin yanına gitti. Halk arasında Memiş Efendi ismiyle tanınan Mehmet Kudsî, müderris ve Mevlana Halid Bağdadî halifelerinden bir Nakşî Şeyhi idi. Abdullah Efendi, hem tahsilini tamamlayarak müderris oldu, hem de hocasının yoluna girerek hilafet aldı. Mehmet Kudsî Efendi’nin vefatından sonra onun yerine geçti. Abdullah Efendi, hocasının işareti üzerine Seydişehir’e yerleşti. Bir yandan oradaki medresede ders verirken diğer yandan nakşî yoluna süluk edenleri irşad görevini sürdürmekteydi. Namazlarını Seyyid Harun Camiinde kılıyor, başvuranların sorunlarını çözmeye çalışıyordu. Ziyaretçileri arasında devlet erkânı da eksik olmuyordu. Seydişehir’de otuz dört yıl süreyle müderrislik ve irşad hizmetini büyük bir gayretle yerine getirdi. 1903 yılında bekâ alemine göçtü. Kalabalık bir cemaatle kılınan cenaze namazının ardından Hıdır Mescidi denilen bu günkü türbesine defnedildi. Nakşî-Halidî tarikatının diğer bir kolu Çankırı’da Hacı Abdullah Efendi halifesi Devrakânili Hacı Merdan Efendi(ö.1928) vasıtasıyla yayılmıştır. Bu kol, Merdan Efendi-Tuhtlu Mustafa Efendi(ö.1939) ve Ilgazlı Hacı Ahmet Abduşoğlu (ö.1975) halkaları ile devam etmiştir. Hacı Abdullah Efendi halifesi Çerkeşli Mehmet Hilmi Efendi vasıtası ile yayılan kolu ise, onun halifeleri Akçaörenli Hâfız Şâkir ve Astarlızâde Hilmi Efendi ile sona ermiştir. MEHMED HİLMİ’NİN KIBLEYE DOĞRU YOLCULUĞU Abdulvâhid Efendi, ona başka bir mürşidin tasarrufunda olduğunu söylemiş, tasavvuf eğitimini de başlatmıştır. Rüştiye muallimliğini bırakan Mehmed Hilmi, yeni bir yolculuğun arifesindedir. Hayatındaki kıbleye doğru ikinci seferi başlamıştır. Bu sefer onu asıl mürşidine(maksuduna) ulaştıracaktır. (İlk seferi zâhir ilimlerine yönelikti. Önce Beypazarı medresesine ve oradan İstanbul’da Yerebatan medresesine varmış idi.). Bu yoculukta önce Ankara’da Hacı Bayram Velî türbesine varıp duâ eder. Orada kalbine doğan ilham ile Konya’ya Mevlâna hazretlerinin makamına yönelmiştir. Orada duâ ettikten sonra oradaki tarikatçiden istihâre rica etmiştir. Kendi rüyasında gördükleri ve tarikatçi erenlerin istihâresi Seydişehirli Abdullah Efendi’yi işaret etmiştir. Oraya varınca Abdullah Efendi, “biz sizinle daha evvel görüştük mü?” sorusunu yöneltmiş; “ilk defa geliyorum” cevabına karşı “görüştük, görüştük” diyerek rüyayı hatırlatmışlardır. Seydişehirli Abdullah Efendi, Mehmed Hilmi Efendi’yi sıkı bir erbâine sokmuş ve bu çilenin bitiminde hilâfet vermiştir. Kanaatimizce Mehmed Hilmi Efendi’nin Seydişehirli Abdullah Efendi’ye intisâbı, 1882-1883 civarında olmuştur. Hacı Abdullah Efendi, erbâin sonrası onu Konya’da görevlendirmek istediğini söylüyor. Mehmed Hilmi Efendi, şeyhinden memleketi Çerkeş’te görev yapmasına izin verilmesini talep ediyor. Abdullah Efendi, Mehmed Hilmi’nin isteğini kırmıyor ve Çerkeş’te görev yapmasına muvafakat ediyor. Seydişehir’den 1883’de Çerkeş’e döndüğünü varsayarsak, buradaki tasavvufî eğitim faaliyetleri, 1906 yılı ortalarına kadar yaklaşık 23 yıl sürmüştür. ÇERKEŞ’TE “Hayatını Hak yoluna terk etmiş olan bu zat, memleketine döndükten sonra içinde bir kimse namaz kılabilecek bir hacimde yaptırdığı kabil-i nakil(taşınabilir) çilehaneyi kasabanın en tenha ve en ücra kabristan civarında bir camide kurarak yalnız üzüm ve karanfil daneleriyle birkaç erbain riyazet ve mücahedâtına devam etmiş….” Bu küçük mabet daha sonra evine taşınmış, daha sonra da adına kurulan dergâha yerleştirilmiştir. Erbain ve riyazata devam ederken zahirî ve batınî ilimlerde çalışmalarını sürdürmüştür. İnsan-ı Kamil adlı eseri tercüme etmiş, Füsûsu’l-Hikem metnini tahşiye etmiş ve bazı risaleler tasnif eylemiştir. Dergâh, Çerkeş kadısı Ali Enver Efendi’nin yazdığı tarih manzumesine göre 1312(1894/95)’de yapılmıştır. ÇERKEŞLİ MEHMED HİLMİ EFENDİ’NİN EVLİLİKLERİ ve ÇOCUKLARI Çerkeşli Mehmed Hilmi Efendi(ö.1907), iki defa evlenmiştir. İlk eşinden dünyaya gelen iki erkek çocuğu 10-11 yaşlarında vefat etmişlerdir. Mehmed Hilmi Efendi, ikinci evliliğini Çerkeş Ören köyünden Şerife hanımla yapmış, bu evlilikten altı evladı dünyaya gelmiştir. Bunlardan üçü küçük yaşlarda vefat etmişlerdir. Sülalesi Hasan Şemsettin, Mehmet Celalettin ve Emine adlı üç evladı ile devam etmiştir. VEFATI Vefat tarihinde de ihtilaf var ise de, 22 Zilhicce 1324(6 Şubat 1907) Çarşamba günü 70 yaşında vefat ettiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Hac sonrası Cidde’de vefat ederek Mekke kapısı Sâidler kabristanına defnedilmiştir. Ölümünden bir sene evvel şiddetli bir karın ağrısına başlamış, üç-dört ay sürmüştür. Kendisini muayene eden hükümet tabibi hristiyan bir doktor yaşamasına hayret etmiştir. Oğlu Hasan Şemseddin’e Hicaz’da Resulullâh’ın yakınında kalmak istediğini belirtmiştir. Emr-i Hak vâki olursa Çerkeş’te gömülmek istediği yeri tarif etmiştir. Birkaç ay içinde hastalıkla ilgili şikayetleri sona ermiştir. Talebelerinden oğlu Şemseddin, tekkenin imamlığını yürüten Hâfız Mustafa ve onun küçük kardeşi Hâfız İbrahim, Aliözü köyünden şeyhzâde Ali Efendi, Çerkeş kasabasından hocasının oğlu Saadettin, yine Çerkeşli Hacı Sait ve rüştiye muallimlerinden hoca Ahmet Efendiye medrese tahsilini bitirmeleri sebebiyle icâzet vermiştir. Sonra bazı köylere uğramak suretiyle Çankırı’ya kadar bir seyahat yapmıştır. Çerkeş’e döndükten bir gün sonra Atkaracalar yakınındaki Hoşnamlar adı verilen mevkideki türbeyi ziyaret etmiştir. Hoşlamlar ziyaretinden bir gün sonra Hicaz’a niyet ettiğini açıklamış ve yol hazırlıklarına başlanmıştır. Hizmetinde bulunan Osman Ağa bu yolculuğunda ona yoldaş olmuştur. Hilmi Efendi haccı tamamlamış, Cidde’ye geldiklerinde bir yıl önceki hastalığı zuhur etmiştir. Orada 22 Zilhicce 1324(6 Şubat 1907) tarihinde ruhunu teslim etmiştir. Cidde’de Mekke kapısı, Saidler kabristanına defnedilmiştir. NOT: BU YAZI İLK DEFA 2005 YILINDA BU SİTEDE YAYIMLANMIŞTIR. Seydişehirli ABDULLAH EFENDİ’nin FOTOĞRAFI İNTERNET ORTAMINA İLK DEFA TARAFIMIZDAN KONULMUŞTUR. ____________________________________________________________________ (1) Çerkeşli Mehmed Hilmi Efendi’nin doğum ve ölüm tarihleri konusunda yukarıda izahat vermiştik. Kendi el yazısı ile yazdığı Mevlid adlı eserinin başında doğum tarihi, 1254(1838) olarak kaydedilmiş olmasına rağmen oğlu Hasan Şemseddin Aydemir doğum tarihini 1259(1843) olarak vermiştir. Nüfus kaydında da doğum tarihi 1843 olarak yer almıştır. Bu durum nüfusa geç kaydedildiğini düşündürmektedir. Çocuk yaşta askere gitmesin diye özellikle erkek çocukların küçük yazdırıldığı bilinen bir husustur. Hasan Aydemir, nüfus kaydını esas alarak 1843 tarihini vermiş olmalıdır. Vefat tarihi ise düşürülen tarih ve Mevlid adlı eserinin başında …. (1324/1906) olarak kaydedilmiştir. Ancak, Zilhicce ayının 22’sinde vefat etmiş olduğu belirtilmiştir. Bu durumda ölüm tarihi, 22 Zilhicce 1324 (6 Şubat 1907) gününe denk gelmektedir. Nüfus kütüğünde ise bu tarih gün olarak biraz farklı olup 14 Şubat 1907’dir. Nüfus kaydına göre Çerkeşli Hilmi Efendi’nin 1843-14 Şubat 1907 arasında yaşadığını söyleyebiliriz. Astarlı-zade Mehmed Hilmi Efendi 17 Şubat’ta, mürşidi Çerkeşli Mehmed Hilmi Efendi 14 Şubat’ta vefat etmiştir ki, aynı ayın yakın günlerinde hakka yürümüşlerdir.
|