Şabanözü İlçesi, Özbek Köyü, 1925 doğumludur. Babası ünlü halk şairi Âşık Ali , annesi Sultan Hanım’dır. Gölköy öğretmen okulu mezunu olup öğretmenlikten emekli olmuştur. İleri yaşına rağmen benim Çankırı tarih ve kültürüne dair araştırmalar yaptığımı duyduğu için birkaç defa ziyaretime geldi. 13 Mayıs 2004 günkü ziyareti sırasında bazı notlar almıştım. Babası rahmetli Âşık Ali, yöre kültür ve tarihi üzerine sohbet ettik.
Haydar Bey, Özbek kimliğine vurgu yapmak için olacak bir halay türküsünün sözlerini okudu.
Halay Türküsü
Halayda en baştanız
Sorarsanız Şaş’tanız
Hopla pabuç yırtılsın
Sevdan benden kurtulsun
Üstündeki Şam yelek
Cenazeme örtülsün.
Şaş, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’in eski adıydı. Şabanözü (Terme) Çayı vadisindeki bazı köyler, İnallı-Tabanlı aşiretinden olup sonradan iskân edilmişlerdir. Ancak Özbek Köyü, 16. yüzyılda varlığı bilinen eski bir köydür. Buna rağmen köklerine ait ifadelerin türkülerinde yaşaması dikkate değerdir.
Haydar Bey’e babası Âşık Ali’nin ne zaman vefat ettiğini sordum. 1964 senesinde vefat ettiğini söyledi.
Öğretmen Haydar Tombak, hoşsohbet, sevecen ve bilgili bir insandı. Anılarını, hayat deneyimlerini yazmasının iyi olacağını söyledim, sustu. Belli ki bir çoğumuz gibi yazmayı sevmiyordu. Yazmaktan hoşlanmasa da okumayı çok sevdiği belli idi.
Hatırlayabildiği kadarıyla Âşık Ali’nin şiirlerinden sordum. Bir dörtlük söyleyebildi.
“İster(sen) abdal ol, istersen derviş
Parayla biter (bu) dünyada her iş
Parası (malı çok) olmayan kişi
(İnan ki) dünyaya beyhude gelmiş.”
Çok candan ve samimi bir üslupla konuşan Haydar Tombak, karşısındakine “diline kurban olduğum” şeklinde içten hitaplarla söze giriyordu. Kendisine bazı kitaplar hediye ettim. Yazılı her şeyin kendisi için çok makbule geçeceğini belirtiyordu. Köyü ile ilgili bilgiler derlemeye söz verdim. Son olarak babasından bir darbımesel, vecize niteliğinde bir söz nakletti. “Bu da benden sana bir hâtıra olsun, diline kurban olduğum!” dedi.
Babası Âşık Ali bir keresinde şöyle demiş:
“İNANMA TÜRK’ÜN “KOŞ ! KOŞ !” UNA
SENİ YORAR BOŞ (U) BOŞUNA”
HAYDAR TOMBAK’TAN AKTARILAN BAZI GÖRÜŞLER
Vefatından sonra okuyabildiğim bir makalede Haydar Tombak hocanın bazı değerlendirmelerine rasladım.
“Türabi Ocağı taliplerinden Haydar Tombak, “Alevîlikte namaz yoktur”, görüşüne katılmıyor. Ona göre şeriatı olmayanın tarikatı yoktur. Ancak Çok zaman alıyorsa Peygamberimiz bazı namazların birleştirilebileceğini söylemiştir. Öğle namazı bağımsız olarak kılınacak öteki namazlar ise birleştirilebilecektir. İbadet sadece bedenen değil aynı zamanda mal ile de yapılmaktadır ki bu zekattır. Nitekim Kur’an’daki bir ayette “Ne kadar ibadet ederseniz ediniz, eğer zekatı vermiyorsanız bunun size bir faydası yoktur” buyrulmaktadır.
Türabi Ocağı taliplerinden Haydar Tombak’a göre Alevîlerle Sünnîler arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü din aynı, peygamber aynı, kitap aynı, ibadet aynıdır. Ayrıca Ehl-i sünnetin kurucularından sayılan İmam-ı Azam 2 sene İmam-ı Cafer’den tahsil görmüştür. Yaptığı bütün içtihatlar İmam-ı Cafer’e dayanır. Kendisi, “Ben ehl-i beyte tabiyim”, dediği ve Abbasilerin kadılık teklifini kabul etmediği için 150 sopa ile cezalandırılmış ve sonunda ölmüştür. Ayrıca ona göre Alevî-Sünnî farklılığı particilik gibi bir şeydir. Bu sebeple aradaki bu farklılık kardeşliğimize bir zarar getirmemeli, ülkemizde kardeşçe birlikte yaşamalıyız.. Halbuki milletimiz, dilimiz, dinimiz ve ülkemiz birdir. Biz Türküz ama ırkçı değiliz. Alevî-Sünnî bütünleşmesinin gerçekleşebilmesi için iki toplumun birbirlerini kardeş gözüyle görmeleri gerekir. Çünkü Kur’an’da “Müminler birbirlerinin kardeşleridir” buyrulmaktadır. Bundan başka soy, dil, inanç ve kültür bağlarımız mevcuttur. Yani aynı milletin mensuplarıyız, vatanımız, bayrağımız, istiklâl marşımız aynı ve aynı ülkede birlikte askerlik yapıyoruz. O halde bu ayrılık niye? İki grup birbirini yakından tanımak, insani ve ahlaki değerlerin bileşkesini kurup sosyal bir insan gibi birlikte kardeşçe yaşamayı başarmak zorundadır. (1)
Haydar hocamızın bu görüşlerine katılmamak mümkün mü? Ne kadar olumlu, insani ve birleştirici bir yaklaşım sergilemiş. Sonraki yıllarda bir kaç defa telefonla görüşmelerimiz oldu. Sonra telefona cevap alamadım. Meğer 18 Temmuz 2009’da vefat etmiş. Haberim olsaydı cenazesine katılırdım. Haydar Tombak hocaya yüce Mevlâ’dan rahmet diliyorum.
(1)Doç.Dr. İbrahim Arslanoğlu, “Alevilikte Temel İnanç Unsurları ve Pratikler”, G.Ü. Türk Kültürü ve Hacıbektaş Veli Dergisi, sayı:20. http://w3.gazi.edu.tr/~iarslan/alevilikteinanc.pdf .