
Çankırı ki bugün bir Türk kaynağıdır; Türklerin kaynaştığı ve Türk kültürünün bütün feyziyle yaşadığı bir muhittir.Halâ yaşayan an’aneleri Asya’dan gelen Türklerden kalma bir bakiye olduğu gibi ,halâ devam eden halk telakkileri de eski Türk dinlerinin artık sönmeye yüz tutmuş birer yadigârlarıdır.
Çankırılılara göre aşılmaz dağlar, yalçın ve korkunç kayalar nasıl gökler kadar ulvi ve azametli ise, berrak sular da kudsî ve esrarlı birer varlıktır. Her su, bir hikaye-i devranı devri hatırlatır, her çeşme, sinesinde tatlı veya hazin efsaneler saklar:
Kızkayası, Savakbaşı, Aksu ve Hanım pınarı gibi.
Hanım pınarı : Çankırı şehrinin garb tarafındaki sırtları süsleyen bağlardan sızıp bağların eteğindeki düzlükteki çeşmeden akan sudur. Bu düzlüğe ( Mağara yakası ) denir ki asırlardan beri ata binen, cirit atan, bileğine güvenen babayiğitlerin uğrağı, eğreği bir yerdeydi. Burada her cumartesi atlar oynatılır, cirit oynanır ve hünerler gösterilirdi. Şehrin kenarında olmasına rağmen buraya kendine güvenemeyen kabadayı, yalnız başına ayak atamazdı.
Kırk yıl önce dinlediğim bir efsaneye göre, bu çeşmenin suyundan içen korkaklar cesur olurlar, savaşlarda şan kazanırlarmış. Onun için askere giden gençler burada dualarla teşyi olunurlarmış.
Hacca giden hacılar burada dua ile teşyi olunmazsa selâmetle dönmezlermiş.
Genç kızlar sevdalısı oldukları gence varırlarsa bu çeşmede yağlıklarını ( sırmalı mendil ) yıkarlar, tasını kalaylatırlarmış.
İhtiyar kadınlar hastalıklarına şifayı, dizlerine kuvveti bu suda bulurlar; kederi, derdi, hasreti olan nineler bu çeşmeye kalplerini dökerler, suyundan teselli umarlarmış.
Bir vakitler kudsî bir makam gibi sevilen bu pınar bugün ne yazık ki harabdır.
Hanım Pınarı
Berrak suyu Kevser gibi bir zaman
Mağara yakasının şen bağlarından
Sızarak, kumlardan süzülüp akan
Yurda şeref salan Hanım Pınarı
Şimdi adı kalan Hanım Pınarı
Sayısız koçyiğit almak çün murad
Önünde koştururdu en dilber soy at
Cırıldar deldiği o meydan heyhat
Şimdi olmuş bir çöl, Hanım Pınarı
Dört yanın çamur göl Hanım Pınarı
Bir zaman pınarlar şakrağı sendin
Yorgun yolcuların durağı sendin
Sevdalı yiğitlerin uğrağı sendin
Şimdi bağrın harap Hanım Pınarı
Suyun olmuş serap Hanım Pınarı
Ererdi damlandan içen er sana,
Genç kızlar adaklar adardı sana;
Bulurdu şifayı çok dertli ana
Şimdi bir anan yok Hanım Pınarı
Sana dert yanan yok Hanım Pınarı
Nerde cirit atan o şanlı erler,
Nerde saflar yaran yiğit safderler;
Haniya meydanda türlü hünerler
Gösteren soy atlar Hanım Pınarı
Zairi hoyratlar Hanım Pınarı
Şimdi yorgunlara yok gölgen bile
Çevrende kargalar geliyor dile;
O eski demleri umma nafile
Soğulmuştur gözün Hanım Pınarı
Kurumuştur özün Hanım Pınarı”
Ahmet Talat ONAY
Abdal Pınarı: Taş Mescit yakınında üstü kapalı bir çeşmedir. Şimdi yoktur.(Taşmescit Gezmesi)