Çankırı’dan Derlenmiş Bir Seferberlik Türküsü: EĞİL DAĞLAR
Bu isimde bir Çankırı Türküleri albümü vardır. Çankırı Türküleri albümüne bu adın verilmesi “Eğil Dağlar”’ın Çankırı’dan derlenmiş bir seferberlik türküsü olması sebebiyledir. “Talim Türküsü”, “Yunan Türküsü” diye de anılır. Sözleri değişik kaynaklarda ufak farklılıklar gösterir. Biz Aliye Akkılıç’ın Odeon Plaklarına okuduğu kaydı sunduk. Ayrıca değerli sanatçılar Emine Koç ve Mehmet Ali Gevrek bu türküyü başarıyla icrâ etmişlerdir.
Altta verdiğimiz türkü sözleri Çankırı mebuslarından Tahsin Nahit Uygur’dan alınmıştır.
YUNAN TÜRKÜSÜ (1)
Eğil dağlar eğil üstünden aşam
Yeni talim çıkmış (a ninem) varam alışam
Ölmeden bir dahi yare kavuşam
Aldılar yarimi elimden cihan uyansın
Buna taştan yürek ister can nasıl dayansın?
Atılan topları davul mu sandın
Al yeşil bayrağı (a ninem) gelin mi sandın
Yunan’a gideni gelir mi sandın
Aldılar yarimi elimden cihan uyansın
Buna taştan yürek ister can nasıl dayansın?
Sirkeci’den bindim vapur içine
Vapur aldı gitti (a ninem) Yunan içine
Mevlam hursat vermesin Yunan piçine
Aldılar yarimi elimden cihan uyansın
Buna taştan yürek ister can nasıl dayansın?
Gümüş cezvelerim kaynar ocakta
Yunan çöllerinde (a ninem) kaldım sıcakta
Altı aylık yavrum kodum kucakta
Aldılar yavrum elimden cihan uyansın
Buna taştan yürek ister can nasıl dayansın?
Karatekin Gâzî’nin fethinden bu yana Müslüman Türk yurdu olan Çankırı, Oğuz-Ahilik ve fütüvvet geleneklerini kuvvetle yaşatmıştır. Alplik, yiğitlik ve disiplin Yârân meclislerinde izlerini sürdürmektedir. Çankırılılar Selçuklu, Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye’sinde cephelerde ön safta yerini almıştır. En çok şehit veren illerin başında yer alan Çankırı’nın halk edebiyatı ürünleri, tarih boyunca durumun aynı olduğunu ispat etmektedir.
Genç Osman, Belgrat, Cezayir, Şıpka, Mısır, Özi, Sivastopol, Ey Gaziler gibi türküler, Çankırı yârân meclislerinde hep söylenmiş ve bazıları günümüzde söylenmeye devam etmektedir. Çankırı’dan derlenen “Eğil Dağlar” türküsü, halk edebiyatının önde gelen bir eseridir. Bir ara unutulmuş, biraz da bizim katkımızla tekrar icrâ edilmeye başlanmıştır.
Tarihî olarak 1897 Yunan Harbi’nde Gazi Edhem Paşa ordusunun Atina’ya doğru yürüyüşü sırasında yakılmış bir türküdür.
YAHYA KEMAL BEYATLI ve EĞİL DAĞLAR
“Eğil Dağlar” adını verdiği kitabında milli şairimiz Yahya Kemal Beyatlı, bu türkünün ifade ettiği mânâyı kendine has üslûbuyla veciz şekilde anlatmıştır.
“Eğil dağlar eğil üstünden aşam!”
Bu türkü yeni Türk Şiirinin ilk ve mateessüf son güzel eseridir, çünkü ondan beri bu kadar şevkli, atılışlı, canlı mısralar söylenmedi. Üst tabakanın şiirinden farklı olarak köylülerin kıyamını ve kendine güvenini takdir ediyor ve şöyle devam ediyor:
“Yazık ki bu türkü Osmanlı toprağını yalnız bir yaz canlandırdı. Fakat o ne yazdı! Arslan başlı Gazî Edhem Paşa’nın simasında bu millet eski heybetini bir daha gördü, onun arkasından yürüdü, Fatih’in geçtiği Tesalya yollarından bir daha geçip Dömeke ’ye kadar koştu, Yunan ordusunun arkasından yetişemedi.” (2) Harp tarihinde “askeri bir gezinti” diye yâd edilen bu Tesalya harbi vatanın son sürekli sevinciydi. Anadolu’nun, Rumeli’nin her tarafında bu türkünün sesi işitiliyordu.”
“Eğil dağlar eğil üstünden aşam
Yeni talim çıkmış varam alışam.”
Yeniçeri ve sipahiden kalma canlı türkülerimizden beri bu kadar samimi bir güfte, bu kadar savletli bir beste vatanın havasında dolaşmamıştır diyebiliriz.” (3)
1313 (1897) Yunan Harbi’nde söylenen bu türkü, “Yemen Türküsü”, “Çanakkale Türküsü” gibi hasreti, acıları ve kahramanlığı bünyesinde taşıyan millî ve tarihî bir anıt hüviyetindedir.
SÜLEYMAN NAZİF NE DİYOR
Merhum Süleyman Nazif, bir mektubunda bu türküde dile gelen duyguları ve güçlü halk edebiyatını bakın nasıl övmektedir:
“-Geçen Yunan Muharebesi esnasında Anadolu’nun “Eğil dağlar eğil üstünden aşam!” mısraıyla başlayan bir türküsü bütün memleketin gönül tellerinden bir cereyan geçirmiştir.
Bir kur’a veya redif askerlerinin köyünden kıtasına giderken torbası omzunda geçtiği şimendifersiz, yolsuz, köprüsüz, geçit vermez dağlar karşısında keder ve boyun eğmişliğini fakat pek kahramanca bir surette ortaya koyan bu saf mısra, erkan-ı harp muhtıralarından daha veciz ve manidardır.
‘Al yeşil bayrağı gelin mi sandın!‘ ilk söyleyen köylü bu sehli mümteni, belki söylenmesi çok güç mısraına ne kadar duygular, manzaralar ve tablolar dercetmiş… Bizim gibi şiiri aruz ve belagat kitaplarından öğrenmiş olan bin kişi bir araya gelse şu iki mısraı tanzir ve taklit edemez.” (5)
NOTLAR:
a-Gazi Edhem Paşa(1844-1909): Başkumandan ve Harbiye nâzırı. Hayatı cephelerde geçmiş, değerli bir kumandan ve kahramandır. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşında ordu komutanlığından başkomutanlığa getirildi. 17 Mayıs 1897’de DÖMEKE Meydan Muharebesi’nde Yunan Ordusu’nu bozguna uğrattı. Alman kurmaylarının altı ayda geçilemez diye rapor verdikleri Termopil Geçidi’ni 24 saatte aşarak Atina yolunu açtı. 17 Aralık 1909’da vefat etmiş, Eyüp’de defnedilmiştir.
b-Halk Türküleri, İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, Defter:8, (Çankırı ve Kastamonu’da Üçüncü Seyahatte Toplanan Otuz iki Türküyü Muhtevidir.) Evkaf matbaası, İstanbul-1929, s.31. Türkü, Çankırı Valiliği yayını olarak Nail Tan ve Salih Turhan tarafından hazırlanan “Çankırı Halk Müziği” adlı kitaba alınmıştır. Bu kitapta kaynak kişilerin Ahmet Altuner(Dobi Ahmet) ve Hüseyin Zevk(Urgancı Hüseyin) , notaya alanın Ferruh Arsunar olduğu belirtilmiştir. İstanbul’dan gelen derleme ekibi,Yusuf Ziya Demircioğlu, Ekrem Besim, Muhiddin Sadak, ve Ferruh Arsunar’dan müteşekkildir.
____________________________________________________________________
(1) Tahsin Nahit Uygur, Çankırı Halk Edebiyatı, Vilayet Matbaası, 1932.
(2) Yahya Kemal, Eğil Dağlar, Milli Mücadele Yazıları, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1981, s.144.
(3) Yahya Kemal, age, s 227.
(4) Ahmet Kemal Üçok, Görüp İşittiklerim, 3. Cilt, Ankara-2002.
(5) Ahmet Talat Onay, Türk Halk Şiirlerinin Şekil Ve Nev’i.