ANKARA’DA PÎR-İ SÂNİ ÇERKEŞÎ HALİFELERİ

Kırk kadar şubesi tespit edilmiş olan Halvetîlik, İslâm dünyasında en yaygın tarikat olarak kabul edilmektedir. Halvetiyye’nin bu kadar yayılmasında Pîr-i Sâni Seyyid Yahya Şirvânî’nin büyük rolü bulunmaktadır. Kanaatimizce Türk dünyası açısından ikinci bir Ahmed-i Yesevî rolü oynamış olan Şirvânî’nin gönderdiği halifeler, bu tarikati kısa zamanda bütün İslâm coğrafyasına yaymışlardır. Türklerin yaşadığı coğrafyada en yaygın ve en etkili tarikat olan Halvetîliğin kültürümüz üzerinde üzerinde büyük tesirleri olmuştur. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de medfun Yahya Şirvânî(ö.1464) 360 kadar halife yetiştirmiş bunların çoğunluğunu Anadolu’ya göndermiştir. Döneminde Bakü-İstanbul hattında sayısız Halvetî tekkeleri kurulmuş, Kastamonu-Çankırı-Bolu çevreleri bu kuruluşların manevi etkilerinden fazlasıyla faydalanmıştır. II.Bayezid’in Amasya’dan tanıdığı Çelebi Halife(Cemal Halvetî-ö.1494)’yi İstanbul’a davet ederek Koca Mustafa Paşa dergahını onlara tahsis etmesinden sonra başta İstanbul, Anadolu ve Balkanlar olmak üzere kısa zamanda bütün Osmanlı coğrafyasına yayılmıştır.
Karabaşiyye, Halvetiyye tarîkatinin ana kollarından Cemâliyye tarîkatinin Şa‘bâniyye şûbesinden neş’et eden bir tarîkattir. Başına siyah Halvetî sarığı sardığı için Karabâş-ı Velî(ö.1685) diye meşhur olan Ali Atval’e nisbetle bu adı almıştır. Karabâş-ı Velî’nin halifesi Seyyid Nasûhî Mehmed (ö.1718) Nasûhiyye Kolu’nu kurmuştur. Üsküdar’da Doğancılar sırtında yapılan dergâha defnedilmiştir. Nasûhiyye kolundan gelen Pîr-i Sânî Çerkeşî Hacı Mustafa (ö.1814) ise Çerkeşiyye şubesini kurmuştur. Bilebildiğimiz kadarıyla Pîr-i Sânî Çerkeşî Hacı Mustafa’nın yetiştirdiği halifelerin sayısı 13-14 civarındadır. Bazı kaynaklarda bunların sayısı 18’e kadar çıkarılmıştır.
Başkent Ankara’da Çerkeşiyye’nin tesirleri sanıldığında fazla olmuştur. Çerkeşî Hacı Mustafa Efendi’nin oğlu tahsilini Ankara’da yaparak müderris olan Osman Vehbi(ö.1860)’nin saygın konumunu ve kabrinin kayboluşunu daha önceki bir yazımızda konu etmiştik.

BAŞKENT ANKARA’DA PÎR-İ SÂNÎ ÇERKEŞÎ HALİFELERİ

Çerkeşî Hacı Mustafa Efendi’nin halifelerinden ikisi Ankaralı olup bu şehirde medfundurlar. Bunlardan ilki Ankara’da irşad faaliyeti yapmış olan Tirit-zâde Hüseyin Efendi’dir.

TİRİT-ZÂDE HÜSEYİN EFENDİ
Çerkeşî halifeleri arasında adı geçen Tirit-zâde Hüseyin Efendi hakkında kaynaklarfa bilgi bulunmuyordu. Yıllarca önce başka bir sebeple dolaştığım Atpazarı civarında dergahı ve türbesi ile karşıma çıkıverdi. Bina o an kapalıydı. Ancak Tirit-zâde Hüseyin Efendi’nin torunları tarafından binanın dış penceresinden görülebilen, dedeleri hakkında derledikleri bilgilerin yazılı olduğu levha duvara asılmıştı. Bu levhanın fotoğrafını çektim. Altta verilen bilgilerin kaynağı bu yazıdır. Dipnotlar ise bendenize aittir.

tiritzade

Hüseyin Efendi H.1192/m. 1778-79 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir.

Çerkeş’te bulunan Halvetî tarikatinin Çerkeşiyye kolunu kuran

Pîr-i Sânî Hacı Mustafa Efendi’ye intisâb ederek hilafet almıştır.

Çerkeş dönüşü Ankara’nın Atpazarı Semtinde Aslanhane mah.

Filiz Sokak’ta bulunan tekkesinde irşad faaliyetlerine başlamıştır.

İrşad faaliyetine ne zaman başladığı bilinmemektedir. Ankara Valisi                              -Tekke ve türbenin olduğu bina-

İzzet Paşa ile olan menkıbesi dikkate alındığında bu tarihin 1834 yılından

önce olduğu anlaşılır. Vakfiyesi 5 Aralık 1842 tarihinde Ankara Şer’iyye

mahkemesince tescil edilmiştir. H.1279(M.1862-63)’de vefat eden

Hüseyin Efendi, tekke bünyesindeki türbeye defnedilmiştir. Bu tekke ve

türbe 28 Haziran 1988 tarihinde Kültür Bakanlığı Eski Eserler

Yüksek Kurulu tarafından koruma altına alınmıştır.
O tarihlerde Ankara valiliği’ne tayin edilen ve Abidinpaşa semtindeki konağında

tebrikleri kabul eden İzzettin Paşa(1) kimlerin tebrike gelmediğini sormuş.

Şeyh Hüseyin Efendi’nin gelmediğini haber vermişler. Paşa:
-Ben yarın iki asker gönderir getirtirim, demiş. Mânâda durumu fark eden Hüseyin Efendi gece dam yuvarlağını(yuvak) omzuna koyduğu gibi paşaya gitmiş.
– İzzet benden ne istiyorsun? Sen valiliğini yap, bana karışma! Herkes kendi işine baksın! diyerek İzzet Paşa’yı ikaz etmiş.
TİRİT-ZÂDE LAKABI
Daha sonra İzzet Paşa kırk kişilik maiyetiyle Hüseyin Efendi’nin ziyaretine gelmiş. Mutfakta bulunan bir miktar et suyu ile bir kase tirit yaptıran Hüseyin Efendi, paşa ve maiyetine bunu ikram etmiş. Bir kısmını da hanımlara gönderdikleri halde tirit yine de artmış. Bu kerameti gören İzzet Paşa;
– Şeyhim bundan sonra size Tirit-zâde(2) diyelim şeklinde konuşmuş. O günden sonra Tirit-zâde Şeyh Hüseyin Efendi diye anılmaya başlamış. Aile lakabı da Tirit-zade olmuş.
tir

-Hayat hikayesini içeren levha-

VEFAT EDECEĞİNİ HABER VERMESİ
Ölümünden önce Aslanhane(Ahi Şerafettin) Camii imamını çağırttırmış, ben yarın emaneti teslim ediyorum. Suyumu hazırla namazımı kıldır demiş. Hoca camiye geldiğinde cemaate:
-Şuradaki Şeyh yarın öleceğim, suyumu hazırla namazımı kıldır diyor. İnsan ne zaman öleceğini nasıl bilebilir? demiş. Ertesi gün salâ verilince imam efendi hakikati anlamış, o da Halvetî tarikatına intisâb etmiş.
Bir çok kerametleri olduğu belirtilen Hüseyin Efendi’nin dergâhına gelen bazı hastaları tedavi ettiği kaydedilmektedir. Türbesi içerisinde 1925’e kadar mevcut bulunan sancâk-ı şerif, el yazması eserler, vird-i şerifler, âsâlar ve diğer bazı belgelere ulaşılamamıştır. Torunları bunların Etnoğrafya Müzesinde olabileceğini tahmin ediyor.
Çerkeşiyye’nin Tirit-zâde Hüseyin Efendi’den neşet eden bu kolunun günümüze kadar ulaştığı söylenmektedir.

______________________________________________________________________________________________________
(1)İzzettin Paşa’nın kimliği hakkında bilgi verilmiyor. Biz bu yöneticinin 1834-1839 yılları arasında Ankara Valiliği yapan Darendeli (Topal) Mehmed İzzet Paşa(ö.1855) olduğunu düşünüyoruz.
(2)Kırkız-Karamusalla mahalesindeki Tirit-zâde İsmail Bey’in evinin 1741 senesine tarihlendiği esas alınırsa aile lakabının daha eski olduğu düşünülebilir. Zade(oğlu) ekinin ailenin sonraki nesilleri için kullanılması da aile lakabının eskiliğine delalet eder. Menkıbede İzzet Paşa’nın ‘size neden Tirit-zâde diyorlar?’ diye sorması ve cevabını Hüseyin Efendi’nin bu kerametiyle almış olması bir ihtimaldir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s